Bluff İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bluff İle İlgili Cümleler
Bluff (noun) – Bir durumda veya oyunda, rakipleri yanıltmak amacıyla yapılan yanıltıcı hareket veya söz.
- He tried to win the game with a bluff. (O, blöfle oyunu kazanmaya çalıştı.)
- Don’t believe his bluff. (Onun blöfüne inanma.)
- She called his bluff and asked him to prove it. (O, onun blöfünü ortaya çıkardı ve onu kanıtlamaya çağırdı.)
- He’s a master of bluffing. (O, blöf yapmanın ustasıdır.)
- The politician’s bluff was exposed by the media. (Politikacının blöfü medya tarafından ortaya çıkarıldı.)
- He bluffed his way into the VIP section. (O, VIP bölüme blöf yaparak girdi.)
- She’s not very good at bluffing. (O, blöf yapmakta çok iyi değil.)
- He was caught in his own bluff. (Kendi blöfünde yakalandı.)
- She made a bluff to scare off the intruders. (O, müdahalecilere korkutmak için bir blöf yaptı.)
- He used a bluff to avoid answering the question. (Soruya cevap vermekten kaçınmak için bir blöf kullandı.)
- Her bluff was called, and she had to admit the truth. (Onun blöfü ortaya çıkarıldı ve gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı.)
- He tried to bluff his way out of trouble. (O, sorunun içinden blöf yaparak çıkmaya çalıştı.)
- She’s good at detecting bluffs. (O, blöfleri tespit etmekte iyi.)
- His bluff didn’t work, and he lost the game. (Onun blöfü işe yaramadı ve oyunu kaybetti.)
- Their bluff was successful, and they got what they wanted. (Onların blöfü başarılı oldu ve istediklerini elde ettiler.)
- He was impressed by her bluff. (Onun blöfünden etkilendi.)
- She made a bluff to avoid going to the party. (Partiye gitmekten kaçınmak için bir blöf yaptı.)
- He tried to bluff his way through the interview. (M
ülakta blöf yaparak ilerlemeye çalıştı.)
- The bluff didn’t work, and he was caught by the police. (Blöf işe yaramadı ve polis tarafından yakalandı.)
- She used a bluff to get a better deal. (Daha iyi bir anlaşma elde etmek için bir blöf kullandı.)
Hemen Yorum Yaz