Shortchange İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shortchange İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shortchange

Shortchange, “eksik para vermek” anlamına gelen bir fiildir.

1. The cashier shortchanged me ten dollars. (Kasiyer bana on dolar eksik para verdi.)
2. Don’t try to shortchange the waiter. (Garsona eksik para vermeye çalışma.)
3. He accused the company of shortchanging him on his paycheck. (Şirketi maaşında kendisine eksik para vermekle suçladı.)
4. I felt shortchanged by the small portions at the restaurant. (Restoranda küçük porsiyonlardan dolayı kendimi eksik hissettim.)
5. The street vendor shortchanged the tourists by giving them fake jewelry. (Sokak satıcısı turistlere sahte mücevherler vererek eksik para verdi.)
6. The customer was shortchanged by the faulty vending machine. (Arızalı otomat müşteriye eksik para verdi.)
7. The politician was accused of shortchanging the taxpayers. (Politikacı vergi mükelleflerine eksik para vermekle suçlandı.)
8. The salesperson tried to shortchange me by overcharging for the product. (Satış elemanı ürün için fazla fiyat isteyerek bana eksik para vermeye çalıştı.)
9. He felt shortchanged by the low salary offered for the job. (İş için sunulan düşük maaştan dolayı kendini eksik hissetti.)
10. The landlord shortchanged the tenant by not returning the full security deposit. (Ev sahibi tam güvence bedelini iade etmeyerek kiracıya eksik para verdi.)
11. The business owner was accused of shortchanging his employees by not paying overtime. (İşletme sahibi, fazla mesai ödemesi yapmadığı için çalışanlarına eksik para vermekle suçlandı.)
12. The customer noticed that the cashier shortchanged him and asked for the correct change. (Müşteri, kasiyerin kendisine eksik para verdiğini fark etti ve doğru para üstünü istedi.)
13. The charity organization was accused of shortchanging the needy by not distributing the funds fairly. (Hayır kurumu, fonları adil şekilde dağıtmadığı için ihtiyaç sahiplerine eksik para vermekle suçlandı.)
14. The waitress apologized for shortchanging the customer and offered to make it right. (Garson müşteriye eksik para verdiği için özür diledi ve düzeltmek için teklifte bulundu.)
15. The company was fined for shortchanging its customers with false advertising. (Şirket, yanıltıcı reklamlarla müşterilerine eksik para vermekten cezalandırıldı.)
16. The customer felt shortchanged by the poor quality of the product. (Müşteri, ürünün kalitesizliğinden dolayı kendini eksik hissetti.)
17. The sales clerk shortchanged the customer by not giving him the full discount. (Satış görevlisi, müşteriye tam indirimi vermediği için eksik para verdi.)
18. The construction company was accused of shortchanging the workers by not providing proper safety equipment. (İnşaat şirketi,

işçilere uygun güvenlik ekipmanı sağlamadığı için eksik para vermekle suçlandı.)
19. The employee felt shortchanged by the lack of recognition for their hard work. (Çalışan, yoğun çalışmasına rağmen yeterli takdir görmediği için kendini eksik hissetti.)

20. The customer service representative shortchanged the customer by not addressing their concerns properly. (Müşteri hizmetleri temsilcisi, müşterinin endişelerini uygun şekilde ele almadığı için eksik para verdi.)