Shatter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shatter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shatter Nedir?

Shatter, genellikle cam veya kristal gibi malzemelerin aşırı baskı altında kırılmasıyla oluşan parçalara verilen addır. Bu parçalar sivri kenarlı ve oldukça keskin olabilirler.

Örnek Cümleler:

1. The window shattered when the ball hit it. (Top ona çarptığında pencere parçalandı.)
2. The vase fell to the ground and shattered into a thousand pieces. (Vazo yere düştü ve bin parçaya ayrıldı.)
3. The glass shattered into tiny fragments. (Cam küçük parçalara ayrıldı.)
4. The sound of the shattering glass woke me up. (Parçalanan camın sesi beni uyandırdı.)
5. The explosion shattered all the windows in the building. (Patlama binadaki tüm pencereleri paramparça etti.)
6. The mirror shattered when she threw the brush at it. (Aynayı fırçayla vurduğunda parçalandı.)
7. His dreams were shattered when he failed the exam. (Sınavı geçemediğinde hayalleri yıkıldı.)
8. The car’s windshield shattered in the hailstorm. (Arabanın ön camı dolu fırtınasında parçalandı.)
9. The loud noise shattered the peaceful silence of the room. (Yüksek ses, odanın huzurlu sessizliğini bozdu.)
10. The news of his death shattered her heart. (Ölüm haberleri kalbini paramparça etti.)
11. The athlete’s leg was shattered during the competition. (Sporcu yarışmada bacağını kırdı.)
12. The earthquake shattered the city’s infrastructure. (Deprem şehrin altyapısını yıktı.)
13. Her confidence was shattered after the harsh criticism. (Sert eleştiri sonrası kendine olan güveni kırıldı.)
14. The noise from the construction work shattered their peaceful weekend. (İnşaat çalışmalarından gelen gürültü, huzurlu hafta sonlarını mahvetti.)
15. The bullet shattered the glass bottle. (Mermi cam şişeyi paramparça etti.)
16. The news of the layoffs shattered the employees’ morale. (İşten çıkarmalar hakkındaki haber çalışanların moralini bozdu.)
17. The thunderous applause shattered the silence in the concert hall. (Gürültülü alkış konser salonundaki sessizliği bozdu.)
18. His hopes for a peaceful resolution were shattered by the outbreak of war. (Barışçıl bir çözüm için umutları savaşın çıkmasıyla paramparça oldu.)
19. The car’s body was completely shattered in the collision. (Arabanın gövdesi çarpışmada tamamen parçalandı.)
20. The betrayal shattered their friendship. (İhanet, arkadaşlıklarını paramparça etti.)

Diğer Anlamları ile Örnek Cümleler:

1. The strong winds shattered the calm of the sea. (Güçlü rüzgarlar denizin sükunetini bozdu. – (Yok etmek))
2. His voice shattered the silence of the night. (Sesi, gecenin sessizliğini bozdu. – (Bozmak))
3. The news of the scandal shattered the politician’s reputation. (Skandal haberleri, siyasetçinin ününü yerle bir etti. – (Yıkmak))
4. The singer shattered the glass with her high-pitched note. (Şarkıcı yüksek perdedeki notuyla camı paramparça etti. – (Kırmak))
5. The stock market crash shattered the hopes of many investors. (Borsa çöküşü birçok yatırımcının umutlarını yıktı. – (Bozmak))
6. The earthquake shattered the city’s sense of security. (Deprem, şehrin güven duygusunu sarsmıştı. – (Sarsmak))
7. The news of the divorce shattered their children’s world. (Boşanma haberleri, çocukların dünyasını altüst etti. – (Yıkmak))
8. The intense pain shattered his concentration. (Yoğun ağrı, konsantrasyonunu bozdu. – (Bozmak))
9. The team’s loss shattered their dreams of winning the championship. (Takımın yenilgisi, şampiyonluk hayallerini yıktı. – (Yıkmak))
10. The intense heat shattered the delicate vase. (Yoğun sıcaklık hassas vazoyu kırdı. – (Kırmak))
11. The tragic news shattered the family’s happiness. (Trajik haberler, ailenin mutluluğunu bozdu. – (Bozmak))
12. The gunshot shattered the peaceful night. (Silah sesi huzurlu geceyi bozdu. – (Bozmak))
13. The car’s engine failure shattered their plans for a road trip. (Arabanın motor arızası, yolculuk planlarını suya düşürdü. – (Bozmak))
14. The devastating fire shattered the community’s sense of unity. (Yıkıcı yangın, topluluğun birlik duygusunu sarsmıştı. – (Sarsmak))
15. The criticism shattered his self-esteem. (Eleştiri, onun özsaygısını yerle bir etti. – (Yıkmak))
16. The betrayal shattered their trust in each other. (İhanet, birbirlerine olan güvenlerini sarsmıştı. – (Sarsmak))
17. The sudden loss shattered her world. (Aniden kaybetmek, dünyasını paramparça etti. – (Yıkmak))
18. The terrorist attack shattered the city’s sense of security. (Terörist saldırı, şehrin güven duygusunu yerle bir etti. – (Yıkmak))
19. The unexpected expenses shattered their budget. (Beklenmedik masraflar, bütçelerini bozdu. – (Bozmak))
20. The intense pressure shattered