Bicker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bicker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bicker

Bicker, çekişmek, atışmak, didişmek gibi anlamlara gelir. İnsanlar arasında ya da fikirler arasında oluşan küçük çekişmeleri ifade eder.

Örnek cümleler:

1. I don’t want to bicker with you about something so trivial. (Seninle böyle önemsiz bir konuda didişmek istemiyorum.)
2. My parents always bicker about who does the dishes. (Annem babam hep bulaşık kimin yıkayacağı hakkında çekişirler.)
3. The children were bickering over who got to play with the toy first. (Çocuklar oyuncakla kimin önce oynayacağı hakkında çekiştikler.)
4. The politicians were bickering over how to allocate the funds. (Politikacılar fonların nasıl tahsis edileceği konusunda didişiyorlardı.)
5. John and Jane bickered constantly, but they still loved each other. (John ve Jane sürekli çekişiyorlardı ama hala birbirlerini seviyorlardı.)
6. The team bickered about who should be the captain. (Takım kaptan kim olmalı hakkında didişti.)
7. Let’s not bicker about who is right or wrong. (Kimin haklı ya da haksız olduğu hakkında çekişmeyelim.)
8. The siblings bickered over who got the bigger piece of cake. (Kardeşler daha büyük kek parçasını kimin aldığı hakkında çekiştiler.)
9. The neighbors bickered about the noise coming from the party next door. (Komşular yan taraftaki partiden gelen gürültü hakkında çekiştiler.)
10. The students bickered over who got the best grade. (Öğrenciler en iyi notu kimin aldığı hakkında didiştiler.)
11. The couple bickered about where to go on vacation. (Çift tatilde nereye gitmeleri gerektiği hakkında çekiştiler.)
12. The co-workers bickered about who had to do the overtime work. (İş arkadaşları fazla mesaiyi kimin yapması gerektiği hakkında çekiştiler.)
13. Let’s not bicker over small details. (Küçük detaylar hakkında didişmeyelim.)
14. The friends bickered over who had to pay the bill. (Arkadaşlar hesabı kimin ödemesi gerektiği hakkında çekiştiler.)
15. The couple bickered over what color to paint the walls. (Çift duvarları hangi renge boyamaları gerektiği hakkında çekiştiler.)
16. The siblings bickered over who had to take out the trash. (Kardeşler çöpleri kimin çıkarması gerektiği hakkında çekiştiler.)
17. The politicians bickered over how to handle the immigration issue. (Politikacılar göçmenlik sorununun nasıl ele alınacağı hakkında didiştiler.)
18. The couple bickered over what movie to

watch. (Çift hangi filmi izleyecekleri hakkında çekiştiler.)
19. The employees bickered over who got the promotion. (Çalışanlar terfi kimin alacağı hakkında didiştiler.)

20. The siblings bickered over who got to sit in the front seat of the car. (Kardeşler arabanın ön koltuğuna kimin oturacağı hakkında çekiştiler.)

Türkçe karşılıklar:

1. Seninle böyle önemsiz bir konuda didişmek istemiyorum.
2. Annem babam hep bulaşık kimin yıkayacağı hakkında çekişirler.
3. Çocuklar oyuncakla kimin önce oynayacağı hakkında çekiştikler.
4. Politikacılar fonların nasıl tahsis edileceği konusunda didişiyorlardı.
5. John ve Jane sürekli çekişiyorlardı ama hala birbirlerini seviyorlardı.
6. Takım kaptan kim olmalı hakkında didişti.
7. Kimin haklı ya da haksız olduğu hakkında çekişmeyelim.
8. Kardeşler daha büyük kek parçasını kimin aldığı hakkında çekiştiler.
9. Komşular yan taraftaki partiden gelen gürültü hakkında çekiştiler.
10. Öğrenciler en iyi notu kimin aldığı hakkında didiştiler.
11. Çift tatilde nereye gitmeleri gerektiği hakkında çekiştiler.
12. İş arkadaşları fazla mesaiyi kimin yapması gerektiği hakkında çekiştiler.
13. Küçük detaylar hakkında didişmeyelim.
14. Arkadaşlar hesabı kimin ödemesi gerektiği hakkında çekiştiler.
15. Çift duvarları hangi renge boyamaları gerektiği hakkında çekiştiler.
16. Kardeşler çöpleri kimin çıkarması gerektiği hakkında çekiştiler.
17. Politikacılar göçmenlik sorununun nasıl ele alınacağı hakkında didiştiler.
18. Çift hangi filmi izleyecekleri hakkında çekiştiler.
19. Çalışanlar terfi kimin alacağı hakkında didiştiler.
20. Kardeşler arabanın ön koltuğuna kimin oturacağı hakkında çekiştiler.