Sharp Shooter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sharp Shooter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sharp Shooter

Sharp Shooter Türkçe anlamı: Keskin nişancı ya da isabetli atıcı anlamına gelmektedir.

Örnek cümleler:

1. He is a sharp shooter in the army. (O, ordu da keskin nişancıdır.)
2. The sharp shooter aimed at the bullseye. (Keskin nişancı hedef tahtasına nişan aldı.)
3. She trained to become a sharp shooter for months. (O, aylarca keskin nişancı olmak için eğitim aldı.)
4. The sharp shooter hit the target from a distance of 200 meters. (Keskin nişancı, 200 metre uzaktaki hedefi vurdu.)
5. He was known as the best sharp shooter in his unit. (O, birliğinde en iyi keskin nişancı olarak biliniyordu.)
6. The sharp shooter was patient and waited for the right moment to shoot. (Keskin nişancı sabırlıydı ve doğru anı bekledi.)
7. She won the competition with her impressive sharp shooting skills. (O, etkileyici keskin nişancılık becerileriyle yarışmayı kazandı.)
8. The sharp shooter used a special type of rifle. (Keskin nişancı özel bir tüfek kullandı.)
9. He was trained to be a sharp shooter from a young age. (O, genç yaşta keskin nişancı olmak için eğitim aldı.)
10. The sharp shooter had to take into account the wind and other factors before shooting. (Keskin nişancı ateş etmeden önce rüzgar gibi diğer faktörleri hesaba katmak zorundaydı.)
11. She aimed and shot with the precision of a sharp shooter. (O, keskin nişancının hassasiyetiyle nişan aldı ve ateş etti.)
12. The sharp shooter was hired to protect the VIP. (Keskin nişancı VIP’yi korumak için işe alındı.)
13. He joined the sharp shooter squad in the army. (O, ordu da keskin nişancı ekibine katıldı.)
14. The sharp shooter was able to hit the target in one shot. (Keskin nişancı bir atışta hedefi vurmayı başardı.)
15. She was impressed by the sharp shooter’s accuracy. (O, keskin nişancının doğruluğundan etkilendi.)
16. The sharp shooter was able to take down the enemy from a safe distance. (Keskin nişancı, güvenli bir mesafeden düşmanı etkisiz hale getirebildi.)
17. He had to have a steady hand to be a successful sharp shooter. (O, başarılı bir keskin nişancı olmak için sağlam bir eli olmak zorundaydı.)
18. The sharp shooter was praised for his bravery in battle. (Keskin nişancı savaşta gösterdiği cesaret nedeniyle övüldü.)
19. She practiced her sharp shooting skills every day. (O, keskin nişancılık becerilerini her gün çalıştı.)
20. The sharp shooter was able to neutralize the

target with a single shot, saving the hostage’s life. (Keskin nişancı tek bir atışla hedefi etkisiz hale getirerek, rehinenin hayatını kurtardı.)