Biased İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Biased İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Biased

Biased kelimesinin Türkçe anlamı: Önyargılı, taraflı.

  1. She’s biased against him because of their past history. (Geçmişteki tarihi nedeniyle ona karşı taraflıdır.)
  2. The journalist’s article was clearly biased towards the conservative party. (Gazetecinin yazısı açıkça muhafazakar partiye taraflıydı.)
  3. I try to keep my opinions neutral and not be biased towards either side. (Görüşlerimi tarafsız tutmaya ve her iki tarafı da taraflı olmamaya çalışıyorum.)
  4. The judge declared a mistrial because the jury was biased. (Hakim jüri taraflı olduğu için davanın yeniden görülmesine karar verdi.)
  5. His biased remarks were offensive and inappropriate. (Taraflı yorumları rahatsız edici ve uygun değildi.)
  6. The study’s results were called into question due to the researchers’ biased sampling methods. (Araştırmanın sonuçları, araştırmacıların taraflı örneklem alma yöntemleri nedeniyle sorgulandı.)
  7. It’s important for journalists to remain unbiased in their reporting. (Gazetecilerin haberlerinde tarafsız kalmaları önemlidir.)
  8. The judge recused himself from the case because he realized he was biased. (Hakim, taraflı olduğunu fark edince davadan çekildi.)
  9. The politician accused the media of being biased against him. (Politikacı, medyanın kendisine karşı taraflı olduğunu iddia etti.)
  10. Her biased behavior was a result of her personal prejudices. (Taraflı davranışları, kişisel önyargılarının bir sonucuydu.)
  11. The survey was deemed biased because it only asked people from a certain age group. (Anket, sadece belirli bir yaş grubundan insanlara sorulduğu için taraflı olarak kabul edildi.)
  12. The company’s hiring practices were found to be biased against women and minorities. (Şirketin işe alma uygulamaları, kadınlar ve azınlıklara karşı taraflı olduğu belirlendi.)
  13. The teacher was accused of being biased towards certain students. (Öğretmen, belirli öğrencilere karşı taraflı olduğu suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.)
  14. The study’s results were not reliable due to the researcher’s biased interpretation of the data. (Araştırmanın sonuçları, araştırmacının verileri taraflı yorumlaması nedeniyle güvenilir değildi.)
  15. The news channel was criticized for its biased coverage of the election. (Haber kanalı, seçimin taraflı kapsamı nedeniyle eleştirildi.)
  16. Her biased views were shaped by her upbringing and cultural background. (Taraflı görüşleri, yetişme tarzı ve kültürel geçmişi tarafından şekillendirildi.)
  17. The

company’s decision-making process was biased towards profit over ethical considerations. (Şirketin karar alma süreci, etik düşünceler yerine kar elde etme tarafına taraflıydı.)
18. The judge was accused of being biased against the defendant based on his race. (Hakim, sanığın ırkına dayanarak taraflı olduğu suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.)

  1. The media’s biased portrayal of certain groups can contribute to societal prejudices. (Medyanın belirli grupların taraflı tasvirleri, toplumsal önyargılara katkıda bulunabilir.)
  2. It’s important to acknowledge and address our own biases in order to make fair and just decisions. (Adil ve doğru kararlar vermek için kendi önyargılarımızı kabul etmek ve ele almak önemlidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.