Shallow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shallow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shallow

Shallow kelimesi Türkçe’de “sığ” anlamına gelir. Bir şeyin yüzeyi veya derinliği sınırlıdır ve büyük ölçüde yüzeyseldir. İşte, shallow kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

1. The lake is very shallow, so we can easily walk across it. (Göl çok sığ, bu yüzden rahatlıkla geçebiliriz.)
2. His understanding of the subject is very shallow. (Konuya olan anlayışı çok sığ.)
3. The dish was ruined because the oil was too shallow. (Yemek yağı çok sığ olduğu için bozuldu.)
4. The boat got stuck in the shallow water. (Tekne, sığ suda sıkıştı.)
5. The conversation remained shallow and lacked depth. (Konuşma sığ kaldı ve derinlikten yoksundu.)
6. The book provided only a shallow analysis of the problem. (Kitap, problemin yalnızca sığ bir analizini sağladı.)
7. She has a shallow understanding of human emotions. (İnsan duygularına sığ bir anlayışı var.)
8. The swimming pool is too shallow for diving. (Yüzme havuzu dalmak için çok sığ.)
9. His arguments were shallow and unconvincing. (Argümanları sığ ve ikna edici değildi.)
10. The movie had a shallow plot and lacked character development. (Film sığ bir hikayeye sahipti ve karakter gelişiminden yoksundu.)
11. The vase was placed on a shallow shelf. (Vazo, sığ bir rafın üzerine konuldu.)
12. He made a shallow attempt to fix the problem. (Problemi çözmek için sığ bir girişimde bulundu.)
13. The river is very shallow in this part of the country. (Nehir bu ülkenin bu bölgesinde çok sığ.)
14. The novel provides a shallow portrayal of the protagonist. (Roman, baş kahramanın sığ bir tasvirini sunuyor.)
15. The lyrics of the song are quite shallow. (Şarkının sözleri oldukça sığ.)
16. The company’s analysis of the market was too shallow to be useful. (Şirketin piyasa analizi kullanışlı olmak için çok sığdı.)
17. Her beauty was only skin-deep, and her personality was quite shallow. (Güzelliği sadece dış görünüşle sınırlıydı ve kişiliği oldukça sığdı.)
18. The pool’s shallow end is perfect for kids. (Havuzun sığ kısmı çocuklar için mükemmel.)
19. The politician’s speech was shallow and lacked substance. (Politikacının konuşması sığdı ve içerikten yoksundu.)
20. The journalist’s investigation into the case was shallow and failed to uncover important details. (Gazetecinin davaya yönelik araştırması sığdı ve önemli detayları ortaya çıkaramadı.)

21. She was disappointed by the shallow nature of their relationship. (Onların ilişkisinin sığ doğası onu hayal kırıklığına uğrattı.)
22. The bowl is too shallow to hold enough soup. (Kase, yeterli miktarda çorba tutmak için çok sığ.)
23. His knowledge of the subject is shallow compared to the experts in the field. (Konuya olan bilgisi, alanındaki uzmanlara kıyasla sığ.)
24. The water in the pool was too shallow for swimming laps. (Havuzdaki su, yüzme yarışı için çok sığdı.)
25. The company’s shallow understanding of customer needs led to a decline in sales. (Şirketin müşteri ihtiyaçlarına sığ anlayışı satışlarda bir düşüşe neden oldu.)
26. The conversation remained shallow, and they didn’t really get to know each other. (Konuşma sığ kaldı ve gerçekten birbirlerini tanımadılar.)
27. The journalist’s article was criticized for its shallow analysis of the issue. (Gazetecinin makalesi, konunun sığ analizi nedeniyle eleştirildi.)
28. The car got stuck in the shallow mud. (Araba, sığ çamurda sıkıştı.)
29. The shallow end of the pool is perfect for wading. (Havuzun sığ kısmı, ayakta yürümek için mükemmel.)
30. The relationship is shallow and lacks emotional depth. (İlişki sığ ve duygusal derinlikten yoksun.)

Bu örnek cümlelerde “shallow” kelimesi, sığ derinlik veya sınırlı derinlik anlamında kullanılmıştır.