Shabby İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shabby İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shabby Nedir?

Shabby, Türkçe’de “eski, yıpranmış, bakımsız” anlamlarına gelen bir sıfattır.

1. The shabby old couch was in desperate need of repair. (Eski, yıpranmış kanepe tamir edilmesi için acil ihtiyaç duyuyordu.)
2. The hotel room was shabby and run-down. (Otel odası eski ve bakımsızdı.)
3. She refused to wear the shabby dress to the party. (Partide eski, yıpranmış elbiseyi giymeyi reddetti.)
4. The shabby state of the building was a reflection of the neglect it had suffered. (Bina’nın yıpranmış hali, çektiği ihmalin bir yansımasıydı.)
5. He had a shabby appearance, with torn clothes and unkempt hair. (Yırtık kıyafetleri ve dağınık saçlarıyla shabby bir görünümü vardı.)
6. The shabby treatment of the employees led to a high turnover rate. (Çalışanların shabby muamelesi, yüksek bir işten çıkma oranına yol açtı.)
7. The shabby quality of the product was reflected in the low sales figures. (Ürünün shabby kalitesi, düşük satış rakamlarında yansıdı.)
8. The shabby condition of the car made it difficult to sell. (Arabanın shabby durumu satmakta zorluk çıkardı.)
9. The shabby state of the park was a disappointment to the visitors. (Parkın shabby durumu ziyaretçileri hayal kırıklığına uğrattı.)
10. The shabby treatment of the animals led to protests from animal rights activists. (Hayvanların shabby muamelesi, hayvan hakları aktivistleri tarafından protesto edildi.)
11. The shabby hotel was the only option in the area. (Shabby otel, bölgedeki tek seçenekti.)
12. The shabby state of the school was a result of years of underfunding. (Okulun shabby durumu, yıllarca yetersiz finansmanın sonucuydu.)
13. The shabby appearance of the restaurant made us hesitant to eat there. (Restoranın shabby görünümü, orada yemek yemekte tereddüt etmemize neden oldu.)
14. The shabby treatment of the patients was a violation of their rights. (Hastaların shabby muamelesi, haklarının ihlaliydi.)
15. The shabby furniture in the waiting room made the clinic seem unprofessional. (Bekleme odasındaki shabby mobilyalar, kliniği profesyonel olmayan bir şekilde gösterdi.)
16. The shabby condition of the streets made it difficult to walk. (Sokakların shabby durumu, yürümeyi zorlaştırdı.)
17. The shabby state of the library was a disappointment to the students. (Kütüphanenin shabby durumu, öğrencileri hayal kırıklığına uğrattı.)
18. The shabby appearance of the store turned away potential customers.

19. The shabby state of the playground equipment was a safety hazard for the children. (Oyun alanı ekipmanlarının shabby durumu, çocuklar için bir güvenlik tehdidiydi.)
20. The shabby neighborhood was in need of revitalization. (Shabby mahalle yeniden canlandırmaya ihtiyaç duyuyordu.)