Settler İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Settler İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Settler

Settler, bir bölgeye yerleşen kişi ya da grup anlamına gelir. Bu kişiler genellikle bir yere yerleşirler ve orada yaşamaya başlarlar.

Örnek cümleler:

1. The settlers arrived in the new world in search of a better life. (Settlerler, daha iyi bir hayat arayışında yeni dünyaya geldiler.)
2. The settlers built a small town on the outskirts of the city. (Settlerler, şehrin kenar mahallelerinde küçük bir kasaba inşa ettiler.)
3. The native people welcomed the settlers to their land. (Yerli halk, topraklarına gelen settlerleri memnuniyetle karşıladı.)
4. The settlers planted crops and raised livestock to sustain themselves. (Settlerler, kendilerini sürdürmek için tarım ürünleri ekti ve hayvancılık yaptı.)
5. The settlers faced many challenges as they tried to establish a new life in a foreign land. (Settlerler, yabancı bir ülkede yeni bir hayat kurmaya çalışırken birçok zorlukla karşılaştılar.)
6. The settlers traded with the nearby tribes for goods they could not produce themselves. (Settlerler, kendilerinin üretemediği mallar için yakındaki kabilelerle ticaret yaptılar.)
7. The settlers built homes and schools for their children. (Settlerler, çocukları için evler ve okullar inşa ettiler.)
8. The settlers established their own government and laws to govern themselves. (Settlerler, kendilerini yönetmek için kendi hükümetlerini ve yasalarını kurdu.)
9. The settlers had to adapt to the new climate and environment. (Settlerler, yeni iklim ve çevreye uyum sağlamak zorunda kaldılar.)
10. The settlers formed communities and worked together to build a better life. (Settlerler, daha iyi bir hayat kurmak için bir araya gelerek topluluklar oluşturdular.)
11. The settlers had conflicts with the native people over land and resources. (Settlerler, yerli halkla toprak ve kaynaklar üzerinde çatışmalar yaşadılar.)
12. The settlers brought their own culture and traditions with them to the new world. (Settlerler, kendi kültür ve geleneklerini yeni dünyaya getirdiler.)
13. The settlers faced hardships and tragedies, but they persevered and built a new life. (Settlerler, zorluklar ve trajedilerle karşılaştılar, ancak pes etmeden yeni bir hayat kurdular.)
14. The settlers explored the surrounding area and mapped out the land. (Sett

ler, çevredeki bölgeyi keşfettiler ve toprakları haritalandırdılar.)
15. The settlers brought new technologies and ideas to the new world. (Settlerler, yeni dünyaya yeni teknolojiler ve fikirler getirdiler.)

16. The settlers established trade routes and developed a market for their goods. (Settlerler, ticaret yolları kurarak malları için bir pazar geliştirdiler.)
17. The settlers faced resistance from the native people who wanted to protect their land. (Settlerler, topraklarını korumak isteyen yerli halktan direnişle karşılaştılar.)
18. The settlers formed alliances with neighboring settlements for protection and trade. (Settlerler, korunma ve ticaret için komşu yerleşimlerle ittifaklar kurdu.)
19. The settlers displaced the native people and took over their land. (Settlerler, yerli halkın yerini alarak topraklarını ele geçirdiler.)
20. The settlers faced natural disasters such as floods and droughts, but they persevered and rebuilt their communities. (Settlerler, sel ve kuraklık gibi doğal afetlerle karşılaştılar, ancak pes etmeden topluluklarını yeniden inşa ettiler.)

(Settler, bir bölgeye yerleşen kişi ya da grup anlamına gelir.)