Bent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bent (eğik, kıvrılmış, bükülmüş, çarpık)
Bent kelimesi genellikle eğik, kıvrılmış, bükülmüş veya çarpık anlamlarında kullanılır.
- She has a bent back from years of working at a desk. (Masada yıllarca çalışmaktan dolayı eğri bir sırtı var.)
- The road was so bent that it was hard to see what was coming ahead. (Yol o kadar virajlıydı ki önümüzde ne olduğunu görmek zordu.)
- He bent his knee to propose to his girlfriend. (Kız arkadaşına evlenme teklifinde bulunmak için dizini eğdi.)
- The wire is bent out of shape and needs to be fixed. (Tel şekli bozuldu ve tamir edilmeli.)
- She bent the rules a little to help her friend. (Arkadaşına yardım etmek için kurallara biraz uymadı.)
- The tree was bent over by the strong winds. (Güçlü rüzgarlar nedeniyle ağaç eğilmişti.)
- He bent down to pick up the coin. (Sikkeyi almak için eğildi.)
- The old man had a bent for collecting stamps. (Yaşlı adam pullar toplama konusunda bir hobiye sahipti.)
- The spoon was bent out of shape when it fell on the floor. (Kaşık yerde düştüğünde şekli bozuldu.)
- He had a bent for mathematics and excelled in the subject. (Matematiğe yatkınlığı vardı ve konuda başarılı oldu.)
- The building was leaning slightly to one side, as if it was bent. (Bina bir tarafa hafifçe eğilmişti, sanki bükülmüş gibi.)
- She had a bent for languages and could speak four fluently. (Dillerle ilgili bir yeteneği vardı ve dört dilde akıcı bir şekilde konuşabiliyordu.)
- The hiker’s walking stick was bent from overuse. (Dağcının bastonu çok kullanıldığı için eğilmişti.)
- He bent the metal bar using a pair of pliers. (Keski yardımıyla metal çubuğu büküldü.)
- The artist bent the wire into the shape of a human figure. (Sanatçı teli insan figürü şeklinde büküldü.)
- She had a bent for music and played several instruments. (Müzikle ilgili bir yeteneği vardı ve birkaç enstrüman çalabiliyordu.)
- The branch was bent low with the weight of the fruit. (Dal meyve ağırlığı ile düşük eğilmişti.)
- He bent over backwards to help his friend in need. (İhtiyaç duyan arkadaşına yardım etmek için elinden gelen her şeyi yaptı.)
- The hanger was bent, so the shirt wouldn’t hang straight. (Askı eğildiği için gömlek düzgün asılm
- The road was so bent that it took twice as long to get to the destination. (Yol o kadar kıvrımlıydı ki varış noktasına gitmek iki kat daha uzun sürdü.)
Bu cümlelerde “bent” kelimesi eğik, kıvrılmış, bükülmüş veya çarpık anlamlarında kullanılmıştır. Örneğin, “She has a bent back from years of working at a desk” cümlesinde “bent” kelimesi “eğri” anlamında kullanılmıştır. “He bent his knee to propose to his girlfriend” cümlesinde ise “bent” kelimesi “eğmek, bükülmek” anlamında kullanılmıştır.
Hemen Yorum Yaz