Self-Contradictory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Self-Contradictory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Self-contradictory kelimesinin Türkçe anlamı:

Self-contradictory, kendini yalanlayan, çelişkili anlamına gelir. İngilizce olarak “self-contradictory” veya “contradictory” olarak ifade edilir.

Örnek cümleler:

1. The statement he made was self-contradictory. (Söylediği ifade kendini yalanlıyordu.)
2. She is self-contradictory in her beliefs. (İnançları çelişkili.)
3. The argument he presented was self-contradictory. (Sunduğu argüman çelişkiliydi.)
4. His actions were self-contradictory. (Eylemleri çelişkiliydi.)
5. The theory he proposed was self-contradictory. (Önerdiği teori kendini yalanlıyordu.)
6. The conclusion he drew was self-contradictory. (Çıkardığı sonuç çelişkiliydi.)
7. Her beliefs were self-contradictory. (İnançları çelişkiliydi.)
8. The evidence presented was self-contradictory. (Sunulan kanıtlar kendini yalanlıyordu.)
9. The idea he proposed was self-contradictory. (Önerdiği fikir kendini yalanlıyordu.)
10. The argument presented was self-contradictory. (Sunulan argüman çelişkiliydi.)
11. The information provided was self-contradictory. (Sağlanan bilgiler kendini yalanlıyordu.)
12. His statement was self-contradictory. (Söylediği ifade kendini yalanlıyordu.)
13. The explanation given was self-contradictory. (Verilen açıklama çelişkiliydi.)
14. The reasoning behind his argument was self-contradictory. (Argümanının arkasındaki mantık kendini yalanlıyordu.)
15. The book was self-contradictory in its arguments. (Kitap, argümanlarında çelişki içeriyordu.)
16. The witness’s testimony was self-contradictory. (Tanığın ifadesi kendini yalanlıyordu.)
17. The policy proposal was self-contradictory. (Politika önerisi kendini yalanlıyordu.)
18. His beliefs were self-contradictory and inconsistent. (İnançları çelişkili ve tutarsızdı.)
19. The research results were self-contradictory. (Araştırma sonuçları kendini yalanlıyordu.)
20. The article was self-contradictory in its arguments. (Makale, argümanlarında çelişki içeriyordu.)
21. The logic behind his explanation was self-contradictory. (Açıklamasının arkasındaki mantık kendini yalanlıyordu.)