Seemingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seemingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seemingly Nedir?

Seemingly kelimesi “görünüşte, görünürde, gibi görünen” anlamlarına gelir.

Örnek cümleler:

1. Seemingly , the company is doing well, but they are actually in debt. (Görünürde şirket iyi gidiyor gibi görünüyor ama aslında borçlu.)
2. She seemingly enjoyed the movie, but she kept checking her phone. (Görünürde filmi keyifle izliyor gibi görünüyordu ama telefonuna sık sık bakıyordu.)
3. He seemingly had a lot of experience, but he struggled to complete the task. (Görünürde çok deneyimi var gibi görünüyordu ama görevi tamamlamakta zorlandı.)
4. The weather seemingly cleared up, but it started raining again. (Hava görünürde açıldı ama tekrar yağmur yağmaya başladı.)
5. She seemingly had no problems, but she was actually going through a tough time. (Görünürde hiç sorunu yok gibi görünüyordu ama aslında zor bir dönemden geçiyordu.)
6. The food seemingly tasted good, but I couldn’t finish it. (Yemek görünürde iyi tadıyordu ama ben bitiremedim.)
7. The hotel seemingly had everything we needed, but the service was terrible. (Otel görünürde ihtiyacımız olan her şeye sahipti ama hizmeti korkunçtu.)
8. He seemingly knew what he was doing, but he made a mistake. (Görünürde ne yaptığını biliyordu ama bir hata yaptı.)
9. They seemingly had a good relationship, but they actually fought a lot. (Görünürde iyi bir ilişkileri var gibi görünüyor ama aslında çok kavga ediyorlardı.)
10. The shop seemingly had good prices, but everything was overpriced. (Mağaza görünürde iyi fiyatlar sunuyor gibi görünüyor ama her şey pahalıydı.)
11. The movie seemingly had a happy ending, but it left me feeling sad. (Film görünürde mutlu bir sona sahip gibi görünüyordu ama beni üzgün hissettirdi.)
12. The dress seemingly fit perfectly, but it was

    too tight around the waist. (Elbise görünürde tam oturuyor gibi görünüyordu ama bel kısmında çok sıkıydı.)

13. The house seemingly had everything we wanted, but it was too far from the city. (Ev görünürde istediğimiz her şeye sahipti gibi görünüyor ama şehirden çok uzaktı.)
14. He seemingly had a lot of free time, but he was actually very busy. (Görünürde çok boş vakti var gibi görünüyor ama aslında çok yoğundu.)
15. The dog seemingly looked friendly, but it growled at me. (Köpek görünürde arkadaş canlısıydı ama bana hırladı.)
16. She seemingly had a good memory, but she forgot my name. (Görünürde iyi bir hafızası var gibi görünüyor ama benim adımı unuttu.)
17. The book seemingly had an interesting plot, but it was poorly written. (Kitap görünürde ilginç bir hikayeye sahip gibi görünüyor ama kötü yazılmıştı.)
18. The restaurant seemingly had good reviews, but the food was terrible. (Restoran görünürde iyi yorumlara sahip gibi görünüyor ama yemekleri korkunçtu.)
19. He seemingly had a good sense of humor, but he never laughed. (Görünürde iyi bir espri anlayışı var gibi görünüyor ama hiç gülmüyor.)
20. The project seemingly had a clear deadline, but it kept getting pushed back. (Proje görünürde net bir teslim tarihi var gibi görünüyor ama sürekli erteleniyor.)