Seductive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seductive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seductive İle İlgili Cümleler

Seductive kelimesi Türkçe’de “baştan çıkarıcı” anlamına gelmektedir.

  1. She had a seductive smile on her face. (Yüzünde baştan çıkarıcı bir gülümseme vardı.)
  2. He was attracted by her seductive voice. (Baştan çıkarıcı sesiyle ona çekildi.)
  3. The seductive scent of the perfume filled the room. (Parfümün baştan çıkarıcı kokusu odayı doldurdu.)
  4. Her seductive eyes made him feel weak in the knees. (Onun baştan çıkarıcı gözleri dizlerini titretti.)
  5. The seductive dance of the belly dancer mesmerized the audience. (Göbeğini oynatan dansçının baştan çıkarıcı dansı izleyicileri büyüledi.)
  6. The seductive curves of her body were hard to resist. (Vücudundaki baştan çıkarıcı kıvrımlar direnilemezdi.)
  7. She wore a seductive red dress to the party. (Partiye baştan çıkarıcı bir kırmızı elbise giydi.)
  8. His seductive words made her heart skip a beat. (Onun baştan çıkarıcı sözleri kalbini hoplattı.)
  9. The seductive power of money can be dangerous. (Paranın baştan çıkarıcı gücü tehlikeli olabilir.)
  10. The seductive melody of the music enchanted the listeners. (Müziğin baştan çıkarıcı melodisi dinleyicileri büyüledi.)
  11. She used her seductive charms to get what she wanted. (İstediğini elde etmek için baştan çıkarıcı cazibelerini kullandı.)
  12. His seductive touch sent shivers down her spine. (Onun baştan çıkarıcı dokunuşu omurgasında ürperti yarattı.)
  13. The seductive eyes of the wolf made her feel uneasy. (Kurdun baştan çıkarıcı gözleri onu huzursuz etti.)
  14. She had a seductive aura around her that drew people in. (Etrafında insanları kendine çeken bir baştan çıkarıcı bir hava vardı.)
  15. The seductive power of fame can be intoxicating. (Ünün baştan çıkarıcı gücü sarhoş edici olabilir.)
  16. The seductive taste of the chocolate cake was heavenly. (Çikolatalı kekin baştan çıkarıcı tadı göksel bir şeydi.)
  17. He was under the seductive spell of her beauty. (Onun güzelliğinin baştan çıkarıcı büyüsüne kapılmıştı.)
  18. The seductive gaze of the model in the advertisement made him want to buy the product. (Reklamdaki mankenin baştan çıkarıcı bakışları onun ürünü satın almaya istekli olmasına neden oldu.)
  19. She used her seductive wit to win the argument. (Tartışmayı kazanmak için baştan çıkarıcı zekasını kullandı.)
  20. The seductive power of nature
  1. The seductive power of nature can be awe-inspiring. (Doğanın baştan çıkarıcı gücü hayranlık uyandırıcı olabilir.)
  2. His seductive personality made him popular among women. (Onun baştan çıkarıcı kişiliği kadınlar arasında popüler hale getirdi.)
  3. The seductive allure of the exotic destination made her book a trip immediately. (Egzotik destinasyonun baştan çıkarıcı cazibesi onun hemen bir seyahat rezervasyonu yapmasına neden oldu.)
  4. The seductive atmosphere of the nightclub made him want to stay all night. (Gece kulübünün baştan çıkarıcı atmosferi onun tüm gece kalmak istemesine neden oldu.)
  5. She had a seductive way of speaking that made people want to listen. (Onun baştan çıkarıcı bir konuşma tarzı vardı ve insanlar dinlemek istiyordu.)
  6. The seductive power of technology can be addictive. (Teknolojinin baştan çıkarıcı gücü bağımlılık yapabilir.)
  7. His seductive charm was irresistible to her. (Onun baştan çıkarıcı çekiciliği ona karşı koyulmazdı.)
  8. The seductive beauty of the sunset was breathtaking. (Güneş batımının baştan çıkarıcı güzelliği nefes kesiciydi.)
  9. She used her seductive mannerisms to get what she wanted. (İstediğini elde etmek için baştan çıkarıcı tavırlarını kullandı.)
  10. The seductive power of the unknown can be both exciting and scary. (Bilinmeyenin baştan çıkarıcı gücü hem heyecan verici hem de korkutucu olabilir.)
  11. His seductive gaze made her feel like she was the only one in the room. (Onun baştan çıkarıcı bakışları ona oda içinde tek kişiymiş gibi hissettirdi.)

Note: The HTML tags used for formatting have been omitted for readability purposes.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.