Searing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Searing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Searing Nedir?


Searing, Türkçe’de “yakma” veya “kızartma” olarak çevrilebilir. Yemek pişirme tekniklerinden biridir ve yüksek ateşte kısa süreli olarak yiyeceklerin dış yüzeylerinin kızartılması veya çizgilenmesi işlemidir. Bu teknik, yiyeceklere yoğun bir tat ve aroma verir ve aynı zamanda etlerin suyunu hapseder.

Örnek cümleler:

  1. I always sear my steak before I roast it in the oven. (Fırında kızartmadan önce daima bifteğimi yakarım.)
  2. The chef seared the tuna quickly on both sides. (Şef, ton balığını her iki tarafını da hızlıca kızarttı.)
  3. The heat should be high enough to sear the meat without burning it. (Etin yanmadan kızartılabilmesi için ısı yeterince yüksek olmalıdır.)
  4. Searing the chicken before baking it makes the skin crispy. (Tavuğu fırınlamadan önce kızartmak, deriyi çıtır çıtır yapar.)
  5. You should sear the vegetables to give them a nice color. (Sebzeleri güzel bir renk vermek için yakmalısın.)
  6. The restaurant sears their burgers on a hot griddle. (Restoran, hamburgerlerini sıcak bir tavada kızartır.)
  7. I like to sear my scallops for a few seconds on each side. (Her iki tarafını da birkaç saniye yakarak midyelerimi pişirmeyi seviyorum.)
  8. Searing the roast beef gives it a nice crust. (Kızartmak, dana rostoyu güzel bir kabukla kaplar.)
  9. You can sear the pork chops on a grill or in a hot pan. (Domuz pirzolalarını ızgarada veya sıcak bir tavada kızartabilirsiniz.)
  10. The chef seared the foie gras and served it with a sweet sauce. (Şef, foie gras’ı yakarak tatlı bir sosla servis etti.)
  11. The recipe calls for searing the lamb chops before braising them. (Tarif, kuzu pirzolalarını braise etmeden önce kızartmayı gerektirir.)
  12. Searing the steak locks in the juices and keeps it tender. (Bifteği kızartmak, suları hapseder ve yumuşak kalmasını sağlar.)
  13. The fish should be seared for just a minute or two on each side. (Balık, her iki tarafı da sadece birkaç dakika yakılmalıdır.)
  14. Searing the chicken breasts gives them a nice golden-brown color. (Tavuk göğüslerini yakarak güzel bir altın-kahverengi renk verir.)
  15. The chef seared the mushrooms to bring out their flavor. (Şef, mantarları yakarak lezzetlerini ortaya çıkardı.)
  16. I always sear my salmon fillets in a hot pan. (Her zaman somon filetlerimi s

ıcak bir tavada kızartırım.)
17. Searing the steak first and then slow-cooking it is a great way to achieve tender, juicy meat. (Önce bifteği yakmak ve ardından yavaş pişirmek, yumuşak, sulu et elde etmek için harika bir yoldur.)

  1. The chef seared the scallops in butter for extra flavor. (Şef, midyeleri tereyağında yakarak ekstra lezzet verdi.)
  2. Searing the chicken thighs before baking them makes the skin crispy and delicious. (Tavuk butlarını fırınlamadan önce yakmak, deriyi çıtır çıtır ve lezzetli hale getirir.)
  3. You can sear the steak on a grill or in a cast-iron skillet for a delicious crust. (Bifteği lezzetli bir kabuk için ızgarada veya dökme demir tavada yakabilirsiniz.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.