Satiate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Satiate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Satiate Nedir?

Satiate kelimesi Türkçe’de “tatmin etmek, doyurmak” anlamlarına gelir. Bir şeyin ihtiyacını tam olarak karşılamak ve doyuma ulaştırmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. After eating a large meal, I felt satiated for the rest of the day. (Bir büyük yemek yedikten sonra, geri kalan gün doymuş hissettim.)
2. The buffet was so good that I couldn’t help but satiate myself with all the food. (Bufet o kadar iyiydi ki tüm yemekleri yemekten kendimi alamadım.)
3. Drinking water before a meal can help you satiate your hunger and eat less. (Yemekten önce su içmek, açlığınızı tatmin etmenize ve daha az yemenize yardımcı olabilir.)
4. It takes a while for the body to recognize that it is satiated, so it’s important to eat slowly. (Vücudun doyduğunu fark etmesi için biraz zaman alır, bu yüzden yavaş yemek önemlidir.)
5. The dessert was so rich that even a small piece was enough to satiate my sweet tooth. (Tatlı o kadar zengindi ki küçük bir parça bile tatlı isteğimi tatmin etmeye yetti.)
6. I’m trying to satiate my thirst with water instead of sugary drinks. (Şekerli içecekler yerine su ile susuzluğumu gidermeye çalışıyorum.)
7. The company offered a wide range of snacks to satiate their employees during the long meeting. (Şirket, uzun toplantı sırasında çalışanlarını doyurmak için geniş bir atıştırmalık yelpazesi sundu.)
8. I couldn’t wait to get home and satiate my hunger with a warm bowl of soup. (Eve gidip sıcak bir kase çorba ile açlığımı tatmin etmek için sabırsızlanıyordum.)
9. The purpose of this snack is to satiate your hunger until dinner time. (Bu atıştırmalığın amacı, akşam yemeği zamanına kadar açlığınızı tatmin etmektir.)
10. I thought I could satiate my curiosity by watching a documentary about the history of Rome. (Roma tarihi hakkında bir belgesel izleyerek merakımı gidermeyi düşündüm.)
11. The luxurious hotel room was designed to satiate even the most discerning traveler. (Lüks otel odası, en seçici gezginleri bile tatmin etmek için tasarlandı.)
12. The new restaurant in town aims to satiate the locals’ appetite for authentic Italian cuisine. (Kasabadaki yeni restoran, yerel halkın gerçek İtalyan mutfağına olan iştahını tatmin etmeyi hedefliyor.)
13. I had to eat several pieces of fruit to satiate my hunger before my workout. (Antrenmanımdan önce açlığımı tatmin etmek için birkaç parça meyve yemem gerekti

14. The purpose of this smoothie is to satiate your hunger and provide you with energy. (Bu smoothienin amacı, açlığınızı tatmin etmek ve enerji sağlamaktır.)
15. The restaurant offered a variety of dishes to satiate the diverse tastes of its customers. (Restoran, müşterilerinin çeşitli tatlarını tatmin etmek için çeşitli yemekler sundu.)
16. I was able to satiate my craving for chocolate by indulging in a small piece of dark chocolate. (Küçük bir parça bitter çikolata yiyerek çikolata isteğimi tatmin ettim.)
17. The beauty of the sunset was enough to satiate my soul’s need for tranquility. (Güneş batımının güzelliği, ruhumun huzur ihtiyacını tatmin etmek için yeterliydi.)
18. The company provided snacks and drinks to satiate the hunger and thirst of the volunteers working at the event. (Şirket, etkinlikte çalışan gönüllülerin açlık ve susuzluğunu gidermek için atıştırmalık ve içecekler sağladı.)
19. The purpose of the appetizer is to satiate your hunger and prepare your taste buds for the main course. (Ara sıcakların amacı, açlığınızı tatmin etmek ve ana yemeğe hazırlamak içindir.)
20. I was able to satiate my need for adventure by hiking in the mountains and exploring new trails. (Dağlarda yürüyüş yaparak ve yeni patikalar keşfederek macera ihtiyacımı tatmin ettim.)