Sashay İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sashay İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sashay İle İlgili Cümleler

Anlam: Sashay, zarif adımlarla yürümek veya dans etmek anlamına gelir.

1. She sashayed across the dance floor with elegance. (O, zarafetle dans pistinin karşısına yürüdü.)
2. The model sashayed down the runway in her stunning dress. (Manken göz alıcı elbisesiyle pistte yürüdü.)
3. He sashayed out of the room as if he owned the place. (O, kendine aitmiş gibi odadan çıktı.)
4. The cheerleaders sashayed onto the field with their pom-poms. (Tezahüratçılar, pom-pomlarıyla birlikte sahaya sashay yürüyerek girdiler.)
5. The bride sashayed down the aisle in her beautiful wedding dress. (Gelin, güzel gelinlikle koridorda sashay yaparak yürüdü.)
6. The peacock sashayed around the garden showing off his feathers. (Tavus kuşu, tüylerini sergileyerek bahçede sashay yürüdü.)
7. The actress sashayed onto the red carpet in her glamorous gown. (Oyuncu, büyüleyici elbisesiyle kırmızı halıya sashay yaparak girdi.)
8. He sashayed into the room, holding his head high. (O, başını dik tutarak odaya sashay yaparak girdi.)
9. The dancers sashayed to the beat of the music. (Dansçılar, müziğin ritmine sashay yaparak dans ettiler.)
10. She sashayed past him with a smile on her face. (O, yüzünde bir gülümsemeyle onun yanından sashay yaparak geçti.)
11. The models sashayed through the streets in the latest fashion. (Modeller, en son moda kıyafetleriyle sokaklarda sashay yürüdüler.)
12. The peacock sashayed around the zoo, captivating the visitors. (Tavus kuşu, ziyaretçileri büyüleyerek hayvanat bahçesinde sashay yürüdü.)
13. The dancers sashayed across the stage in perfect unison. (Dansçılar, mükemmel uyum içinde sahnede sashay yürüdüler.)
14. The actress sashayed into the audition room, confident and poised. (Oyuncu, kendinden emin ve kendine hakim bir şekilde sınava sashay yaparak girdi.)
15. The performers sashayed through the parade, entertaining the crowds. (Sanatçılar, kalabalığı eğlendirerek geçit töreninde sashay yürüdüler.)
16. The couple sashayed across the dance floor, lost in their own world. (Çift, kendi dünyalarına dalıp dans pistinde sashay yürüdüler.)
17. The bride sashayed out of the church with her groom by her side. (Gelin, yanında damadıyla birlikte kiliseden sashay yaparak çıktı.)
18. The fashion models sashayed down the

catwalk, showcasing the designer’s latest collection. (Moda mankenleri, tasarımcının en son koleksiyonunu sergileyerek podyumda sashay yürüdüler.)
19. The peacock sashayed towards the camera, flaunting its feathers. (Tavus kuşu, tüylerini sergileyerek kameraya doğru sashay yürüdü.)

20. The performer sashayed off the stage, leaving the audience wanting more. (Sanatçı, seyircileri daha fazla isteyerek sahneden sashay yaparak çıktı.)

Türkçe Karşılığı: zarif adımlarla yürümek/dans etmek.