Sandal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Sandal İle İlgili Cümleler
Sandal: Ayakları kapatan, açık ve sade bir ayakkabı türü.
- I bought a new pair of sandals for my beach vacation. (Plaj tatilim için yeni bir sandalet çifti satın aldım.)
- She walked along the beach wearing her colorful sandals. (Renkli sandaletleriyle plajda yürüdü.)
- He felt the sand between his toes as he slipped off his sandals. (Sandaletlerini çıkardığında parmakları arasındaki kumu hissetti.)
- The sandals were too tight and gave her blisters. (Sandaletler çok sıktı ve ona kabarcıklar verdi.)
- The leather sandals looked stylish with her sundress. (Deri sandaletler, onun güneşlik elbisesiyle şık görünüyordu.)
- I prefer wearing sandals in the summer because they are more comfortable. (Yaz aylarında sandalet giymeyi tercih ediyorum çünkü daha rahatlar.)
- He wore sandals to the pool to avoid slipping on the wet tiles. (Islak kireçtaşlarında kaymamak için havuza sandalet giydi.)
- She lost one of her sandals in the water while playing at the beach. (Plajda oynarken, sandaletlerinden birini suya düşürdü.)
- The old man walked slowly, dragging his feet in his sandals. (Yaşlı adam yavaşça yürüdü, sandaletlerinin topuğunu sürüyerek.)
- The company produced a line of eco-friendly sandals made from recycled materials. (Şirket, geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış çevre dostu sandaletlerin bir serisini üretti.)
- She kicked off her sandals and ran barefoot on the grass. (Sandaletlerini çıkardı ve çıplak ayak koştu.)
- He accidentally stepped on her toes while wearing his heavy sandals. (Ağır sandaletlerini giyerken yanlışlıkla onun ayak parmaklarının üzerine basmıştı.)
- The sandals had intricate beading on the straps. (Sandaletlerin kayışlarında karmaşık boncuk işlemeleri vardı.)
- She forgot to bring her sandals and had to walk on the hot sand in her sneakers. (Sandaletlerini getirmeyi unuttu ve spor ayakkabılarıyla sıcak kumların üzerinde yürümek zorunda kaldı.)
- The flat sandals provided little support for her feet during the long walk. (Düz sandaletler, uzun yürüyüş boyunca ayaklarına az destek sağladı.)
- He slipped on his sandals and ran out of the house to catch the bus. (Sandaletlerini kaydırdı ve otobüsü yetiştirmek için evden çıktı.)
- The straps on her sandals were too loose and kept slipping off her feet. (Sandaletlerinin kayışları çok gevşekti ve ayaklarından sürekli kayıyordu
- The beach vendor sold a variety of colorful sandals to tourists. (Plaj satıcısı, turistlere çeşitli renkli sandaletler sattı.)
- She had a collection of sandals in different styles and colors. (Farklı tarz ve renkte sandalet koleksiyonu vardı.)
- He wore his favorite sandals to the outdoor concert, even though it was raining. (Yağmur yağmasına rağmen, açık hava konserine en sevdiği sandaletlerini giydi.)
Türkçe karşılığı: sandalet
Hemen Yorum Yaz