Saggy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Saggy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Saggy İle İlgili Cümleler

Saggy kelimesi Türkçe’de “sarkık” anlamına gelir. Bu kelime özellikle yaşlanma süreciyle birlikte vücudun farklı bölgelerinde meydana gelen sarkmaları ifade etmek için kullanılır.

  1. She hates her saggy arms. (O, sarkık kollarından nefret ediyor.)
  2. The old man had saggy cheeks. (Yaşlı adamın sarkık yanakları vardı.)
  3. She was wearing a saggy swimsuit. (O, sarkık bir mayo giyiyordu.)
  4. The sofa cushions were saggy. (Koltuk minderleri sarkıktı.)
  5. She lifted her saggy breasts with a bra. (O, sarkık göğüslerini bir sutyenle kaldırdı.)
  6. The mattress was saggy and uncomfortable. (Yatak, sarkık ve rahatsız ediciydi.)
  7. The dog’s saggy jowls made it look sad. (Köpeğin sarkık yanakları onu üzgün gösteriyordu.)
  8. She had saggy skin after losing weight. (Kilo verdikten sonra sarkık bir cildi vardı.)
  9. The old woman’s saggy neck was a sign of aging. (Yaşlı kadının sarkık boynu, yaşlanmanın bir işaretiydi.)
  10. The bridge’s saggy cables were repaired. (Köprünün sarkık kabloları tamir edildi.)
  11. The saggy roof needed to be replaced. (Sarkık çatı değiştirilmeliydi.)
  12. She avoided wearing saggy clothes. (O, sarkık kıyafetler giymekten kaçındı.)
  13. The saggy curtains didn’t look good. (Sarkık perdeler iyi görünmüyordu.)
  14. He had a saggy belly from eating too much junk food. (Çok fazla abur cubur yemekten sarkık bir karın yapmıştı.)
  15. The old man’s saggy skin was a result of years of sun exposure. (Yaşlı adamın sarkık cildi, yıllarca güneşe maruz kalmadan kaynaklanıyordu.)
  16. The saggy hammock was no longer comfortable. (Sarkık hamak artık rahat değildi.)
  17. She tried to lift her saggy butt with exercise. (O, egzersizle sarkık poposunu kaldırmaya çalıştı.)
  18. The saggy ceiling tiles needed to be replaced. (Sarkık tavan kiremitleri değiştirilmeliydi.)
  19. She was embarrassed by her saggy skin. (O, sarkık cildinden utanıyordu.)
  20. The saggy pants were falling off his waist. (Sarkık pantolon belinden düşüyordu.)
  1. The weight loss program helped her get rid of her saggy arms. (Kilo verme programı onun sarkık kollarından kurtulmasına yardımcı oldu.)
  2. She used a cream to tighten her saggy skin. (Sarkık cildini sıkmak için bir krem kullandı.)
  3. The saggy sofa was uncomfortable to sit on. (Sarkık koltuk oturmak için rahatsızdı.)
  4. He needed surgery to fix his saggy eyelids. (Sarkık göz kapaklarını düzeltmek için ameliyata ihtiyacı vardı.)
  5. The saggy pants made him look sloppy. (Sarkık pantolon onu dağınık gösteriyordu.)
  6. She didn’t like the saggy appearance of her breasts after breastfeeding. (O, emzirme sonrası göğüslerinin sarkık görünümünü sevmedi.)
  7. The saggy skin around his knees made it difficult to run. (Dizleri etrafındaki sarkık cilt koşmayı zorlaştırdı.)
  8. She was self-conscious about her saggy chin. (O, sarkık çenesinden dolayı özgüveni eksikti.)
  9. The saggy sails made it difficult to sail the boat. (Sarkık yelkenler tekneyle seyir yapmayı zorlaştırdı.)
  10. She was proud of her saggy belly from carrying twins. (İkiz bebekleri taşıdığı için sarkık karnıyla gurur duyuyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.