Sadness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sadness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sadness İle İlgili Cümleler

Sadness, üzüntü, hüzün veya depresyon hissine verilen bir isimdir. İnsanlar hayatlarında farklı nedenlerle üzüntü yaşayabilirler. İşte sadness ile ilgili cümle örnekleri:

1. I felt a deep sadness when I heard the news of her passing. (Onun vefat haberini duyduğumda derin bir üzüntü hissettim.)

2. Sadness overwhelmed me when I saw the damage caused by the hurricane. (Kasırga tarafından neden olan hasarı gördüğümde hüzün beni kapladı.)

3. He couldn’t hide his sadness when he failed the exam. (Sınavı geçemediğinde hüznü saklayamadı.)

4. She was filled with sadness as she watched her best friend move away. (En iyi arkadaşının taşınmasını izlerken hüzün doluydu.)

5. After her breakup, she spent months in sadness and isolation. (Ayrılıktan sonra, aylarca hüzün ve izolasyonda geçirdi.)

6. The sadness in her eyes was obvious to everyone. (Gözlerindeki hüzün herkes tarafından açıktı.)

7. He wrote a poem about the sadness he felt after his father’s death. (Babasının ölümünden sonra hissettiği hüznü anlatan bir şiir yazdı.)

8. Sadness turned into anger when he found out he was betrayed by his friend. (Arkadaşı tarafından ihanete uğradığını öğrendiğinde, hüznü öfkeye dönüştü.)

9. She listened to sad music to intensify her sadness. (Hüznünü artırmak için hüzünlü müzik dinledi.)

10. The sadness on her face disappeared as soon as she saw her kids coming home. (Çocuklarının eve geldiğini görür görmez yüzündeki hüzün kayboldu.)

11. Sadness can be a sign of a deeper issue, such as depression. (Hüzün, depresyon gibi daha derin bir sorunun işareti olabilir.)

12. He tried to hide his sadness with a fake smile. (Sahte bir gülümsemeyle hüznünü saklamaya çalıştı.)

13. The sadness of losing his job was replaced with the excitement of starting his own business. (İşini kaybetmenin hüznü, kendi işini kurma heyecanıyla değiştirildi.)

14. She was unable to shake off the sadness caused by her divorce. (Boşanmasından kaynaklanan hüzünden kurtulamadı.)

15. He found comfort in his sadness by writing in his journal. (Günlüğüne yazarak hüznünde rahatlama buldu.)

16. She tried

to hide her sadness by keeping herself busy with work and other activities. (İş ve diğer aktivitelerle kendisini meşgul ederek hüznünü gizlemeye çalıştı.)

17. The sadness of the war-torn city was palpable. (Savaşın yıprattığı şehrin hüznü hissedilirdi.)

18. Sadness can make it difficult to focus on anything else. (Hüzün, başka herhangi bir şeye odaklanmayı zorlaştırabilir.)

19. She found solace in nature to help her cope with her sadness. (Doğada huzur buldu ve hüznüyle başa çıkmak için yardım aldı.)

20. It’s okay to feel sadness sometimes, it’s a natural part of the human experience. (Bazen hüzün hissetmek normaldir, insan deneyiminin doğal bir parçasıdır.)