İcicle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İcicle (Buz Sarkıtı) Nedir?
Icicle, genellikle soğuk havalarda çatılarda, kaya yüzlerinde veya ağaç dallarında oluşan sarkıt şeklindeki buz kristalleridir.
Örnek Cümleler:
-
The icicles hanging from the roof are beautiful.
(Tavanın asılı duran buz sarkıtları güzel.) -
Icicles formed on the tree branches after the snowfall.
(Kar yağışından sonra ağaç dallarında buz sarkıtları oluştu.) -
The children enjoyed breaking the icicles with a stick.
(Çocuklar sopayla buz sarkıtlarını kırarak eğlendiler.) -
The icicles on the edge of the cliff looked dangerous.
(Uçurumun kenarındaki buz sarkıtları tehlikeli görünüyordu.) -
The icicles slowly melted as the temperature rose.
(Sıcaklık yükseldikçe buz sarkıtları yavaşça eridi.) -
The icicles glittered in the sunlight.
(Güneş ışığında buz sarkıtları parlıyordu.) -
I almost slipped on the ice below the icicles.
(Buz sarkıtlarının altındaki buzda neredeyse kaydım.) -
The icicles were as long as my arm.
(Buz sarkıtları kol uzunluğundaydı.) -
The icicles gave the house a wintry feel.
(Buz sarkıtları evde kış havası yarattı.) -
The icicles made a tinkling sound as they fell.
(Buz sarkıtları düşerken tıkırtı sesi çıkardı.) -
The icicles were so big they reached the ground.
(Buz sarkıtları çok büyüktü, yere kadar uzanıyordu.) -
Icicles can be dangerous when they fall from a height.
(Buz sarkıtları bir yükseklikten düştüğünde tehlikeli olabilir.) -
The icicles on the old castle walls looked like daggers.
(Eski kale duvarlarındaki buz sarkıtları hançer gibi görünüyordu.) -
The icicles created a beautiful winter wonderland.
(Buz sarkıtları güzel bir kış cenneti yarattı.) -
The icicles reflected the colors of the sunset.
(Buz sarkıtları gün batımının renklerini yansıttı.) -
The icicles were so thick they blocked the gutter.
(Buz sarkıtları o kadar kalındı ki oluk tıkandı.) -
The icicles were slippery and hard to remove.
(Buz sarkıtları kaygan ve çıkarması zordu.) -
The icicles dripped water onto the pavement below.
(Buz sarkıtları aşa
ğıdaki kaldırıma su damlatıyordu.)
-
The icicles on the window panes made it hard to see outside.
(Camın üzerindeki buz sarkıtları dışarıyı görmeyi zorlaştırdı.) -
The icicles looked like a frozen waterfall.
(Buz sarkıtları donmuş bir şelale gibi görünüyordu.)
Hemen Yorum Yaz