Run Aground İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Run Aground İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Run Aground ne demek?

Run aground, gemilerin sığ sulara veya kayalıklara çarparak karaya oturması anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The ship ran aground on the rocky shore. (Gemi kayalık sahile çarparak karaya oturdu.)
2. The captain was trying to avoid running aground. (Kaptan karaya oturmaktan kaçınmaya çalışıyordu.)
3. The fishing boat ran aground in shallow waters. (Balıkçı teknesi sığ sularda karaya oturdu.)
4. The rescue team was called to help the boat that had run aground. (Karaya oturan tekneye yardım etmek için kurtarma ekibi çağrıldı.)
5. The cargo ship ran aground in the middle of the storm. (Yük gemisi fırtınanın ortasında karaya oturdu.)
6. The sailors had to abandon the ship after it ran aground. (Denizciler gemi karaya oturduktan sonra terk etmek zorunda kaldı.)
7. The ship ran aground due to the captain’s mistake. (Gemi kaptanın hatası nedeniyle karaya oturdu.)
8. The coast guard was notified when the ship ran aground. (Gemi karaya oturduğunda sahil güvenlik haberdar edildi.)
9. The yacht ran aground on a sandbar. (Yat kum bariyerine çarparak karaya oturdu.)
10. The ship was severely damaged when it ran aground. (Gemi karaya oturduğunda ciddi şekilde hasar gördü.)
11. The captain tried to steer the ship away from running aground. (Kaptan gemiyi karaya oturmaktan uzaklaştırmaya çalıştı.)
12. The ship was stuck on the beach after running aground. (Gemi karaya oturduktan sonra plajda sıkıştı.)
13. The rescue team used a crane to lift the ship off the rocks after it ran aground. (Karaya oturan gemiyi kayalıklardan kaldırmak için kurtarma ekibi bir vinç kullandı.)
14. The ship ran aground in the middle of the night. (Gemi gece yarısı karaya oturdu.)
15. The crew was able to safely evacuate the ship after it ran aground. (Gemi karaya oturduktan sonra mürettebat güvenli bir şekilde tahliye edildi.)
16. The ship was carrying hazardous materials when it ran aground. (Gemi karaya oturduğunda tehlikeli malzemeler taşıyordu.)
17. The coast guard warned the ship about the shallow waters before it ran aground. (Sahil güvenlik gemiyi karaya oturmadan önce sığ sular konusunda uyardı.)
18. The ship ran aground because of the strong currents. (Gemi güçlü akıntılar nedeniyle karaya oturdu.)
19. The ship’s engine failed, causing it to run aground. (Gemi motoru arızalandı ve karaya oturdu.)
20. The ship ran aground near a popular beach, causing a crowd

to gather to watch the rescue operation. (Gemi popüler bir plaj yakınında karaya oturdu ve kurtarma operasyonunu izlemek için bir kalabalık toplandı.)