Rumour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rumour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rumour (Söylenti)

Rumour, doğruluğu veya yanlışlığı kanıtlanmamış, çoğu zaman dedikodu şeklinde yayılan haberlerdir. İnsanlar arasında hızla yayılabilen söylentiler, bazen gerçekleri yansıtsa da, çoğu zaman yanıltıcı ve yanlış bilgilere neden olabilir.

  1. The rumour about the celebrity’s death turned out to be false. (Ünlü kişiyle ilgili dolaşan söylenti yanlış olduğu ortaya çıktı.)
  2. She was upset about the rumour that she was dating her co-star. (O, meslektaşıyla çıktığı söylentisinden rahatsızdı.)
  3. The rumour spread like wildfire throughout the school. (Söylenti okulda ateş gibi yayıldı.)
  4. I heard a rumour that our company is going bankrupt. (Şirketimizin iflas edeceği söylentisini duydum.)
  5. The rumour of a possible merger caused the stock prices to soar. (Olası bir birleşme söylentisi hisse senedi fiyatlarının yükselmesine neden oldu.)
  6. There was a rumour that the teacher was fired, but it was just a misunderstanding. (Öğretmenin kovulduğuna dair bir söylenti vardı, ama sadece bir yanlış anlama çıktı.)
  7. The rumour that the new iPhone will be released next month is spreading like crazy. (Yeni iPhone’un gelecek ay çıkacağı söylentisi hızla yayılıyor.)
  8. She dismissed the rumour that she had plastic surgery. (Kendisi hakkında estetik ameliyat geçirdiği söylentisini reddetti.)
  9. The rumour about the company’s CEO resigning was true after all. (Şirketin CEO’sunun istifa ettiğine dair söylenti sonunda doğru çıktı.)
  10. The rumour of a possible terrorist attack caused panic among the citizens. (Olası bir terörist saldırı söylentisi vatandaşlar arasında paniğe neden oldu.)
  11. The rumour that the concert was cancelled disappointed many fans. (Konserin iptal edildiği söylentisi birçok hayranı üzdü.)
  12. He started the rumour that she was cheating on her boyfriend, but it was completely false. (O, kız arkadaşının aldatıldığı söylentisini yaymıştı, ama tamamen yanlıştı.)
  13. The rumour that the company was going to be bought by a larger corporation was just a speculation. (Şirketin daha büyük bir kuruluş tarafından satın alınacağı söylentisi sadece bir spekülasyondu.)
  14. The rumour that the new movie is a flop is not true at all. (Yeni filmin başarısız olduğu söylentisi hiç doğru değil.)
  15. The rumour that she was pregnant spread after she wore a loose-fitting dress to the party. (Geceye bol giyinmiş bir elbiseyle katıldığı için

söylentiye göre hamile olduğu yayıldı.)
16. The rumour that the mayor was embezzling public funds turned out to be true. (Belediye başkanının kamu fonlarını zimmetine geçirdiğine dair söylenti gerçek çıktı.)

  1. The rumour that the restaurant serves the best steak in town is definitely true. (Restoranın şehirdeki en iyi biftekleri servis ettiği söylentisi kesinlikle doğru.)
  2. The rumour that the company is planning to lay off employees has been circulating for weeks. (Şirketin işçi çıkarmayı planladığı söylentisi haftalardır dolaşıyor.)
  3. She was surprised to hear the rumour that her ex-boyfriend was getting married. (Eski erkek arkadaşının evleneceği söylentisini duymak onu şaşırttı.)
  4. The rumour that the city’s water supply is contaminated caused a public health scare. (Şehrin su kaynağının kirli olduğuna dair söylenti halk sağlığı endişelerine neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.