Hump İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hump İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hump

Hump, Türkçe’de “buck, hörgüç, kambur” gibi anlamlara gelir. Bu kelime aynı zamanda deve ve devekuşlarının sırtlarındaki hörgüçleri ifade etmek için de kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The camel’s hump contains fat reserves that help it survive in the desert. (Devenin hörgücü, çölde hayatta kalmasına yardımcı olan yağ rezervlerini içerir.)
2. She had a hump on her back that made her self-conscious. (Sırtında bir hörgücü vardı ve bu onu özgüvensiz yaptı.)
3. The hump of the camel bobbed up and down as it walked across the sand. (Devenin hörgücü, kum üzerinde yürürken yukarı-aşağı hareket etti.)
4. He hit a hump in the road and spilled his coffee. (Yoldaki bir hörgüce çarptı ve kahvesini döktü.)
5. The hump of the hunchback made it difficult for him to stand up straight. (Kamburluğun hörgücü, dik durmasını zorlaştırdı.)
6. The hump on the ostrich’s back is much smaller than that of a camel. (Devekuşunun hörgücü, deveninkinden çok daha küçüktür.)
7. They had to slow down for the humps in the speed bumps. (Hız kesicilerdeki hörgüçler için yavaşlamak zorunda kaldılar.)
8. The hump on the old bridge made the ride bumpy. (Eski köprüdeki hörgüç, yolculuğu sarsıntılı hale getirdi.)
9. She had to climb over the hump in the wall to get to the other side. (Diğer tarafa geçmek için duvardaki hörgücün üzerinden tırmanmak zorunda kaldı.)
10. The hump in the carpet made it difficult to vacuum. (Halıdaki hörgüç, elektrik süpürgesiyle temizlemeyi zorlaştırdı.)
11. The hump of the ship rose and fell with the waves. (Geminin hörgücü, dalgalarla birlikte yükseldi ve düştü.)
12. He felt a hump in his throat when he saw his ex-girlfriend with someone else. (Eski sevgilisini başka biriyle görünce, boğazında bir hörgüç hissetti.)
13. The hump on the table caused the glass to wobble. (Masadaki hörgüç, bardağın sallanmasına neden oldu.)
14. The hump in his nose made it difficult for him to breathe through both nostrils. (Burunundaki hörgüç, iki delikten nefes almalarını zorlaştırdı.)
15. They had to slow down for the hump in the train tracks. (Tren raylarındaki hörgüç için yavaşlamak zorunda kaldılar.)
16. The hump of the mountain was covered in

snow during the winter. (Dağın hörgücü kışın karla kaplıydı.)
17. The hump on the back of the toad was covered in warts. (Kurbağanın sırtındaki hörgüçler siğillerle kaplıydı.)

18. The hump on the old man’s back made him look stooped over. (Yaşlı adamın sırtındaki hörgüç, eğik durmasına neden oldu.)
19. The car hit a hump in the road and the passengers were jolted forward. (Araba yoldaki bir hörgüce çarptı ve yolcular öne doğru sarsıldı.)
20. The hump on the dog’s back was a sign of a spinal deformity. (Köpeğin sırtındaki hörgüç, omurga bozukluğunun bir işaretiydi.)

(Hump ile ilgili cümlelerin sonu)