Rumble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rumble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rumble İle İlgili Cümleler

Anlamı: Rumble, genellikle derin ve uzun süren bir gürültü veya titreşim sesini ifade eder.

1. The thunder rumbled in the distance. (Gök gürültüsü uzaklarda gürledi.)
2. The earthquake caused the ground to rumble. (Deprem yerin sarsılmasına neden oldu.)
3. The old truck rumbled down the road. (Eski kamyon yol boyunca gürledi.)
4. The lion’s roar rumbled through the jungle. (Aslanın kükreyişi ormanın içinde yankılandı.)
5. The train rumbled past the station. (Tren istasyonun yanından geçerken gürledi.)
6. My stomach started to rumble because I was so hungry. (Çok aç olduğumdan dolayı midem guruldamaya başladı.)
7. The explosion caused the entire building to rumble. (Patlama binanın tamamını sarsmaya neden oldu.)
8. The volcano rumbled as it erupted. (Volkan patlarken gürledi.)
9. The crowd’s cheers rumbled through the stadium. (Kalabalığın tezahüratı stadyumda yankılandı.)
10. The storm caused the windows to rumble. (Fırtına camları gürültüyle çınlattı.)
11. The motorcycle rumbled down the street. (Motosiklet sokak boyunca gürledi.)
12. The bass in the music made the floor rumble. (Müzikteki bas sesleri yerleri çınlattı.)
13. The fighter jets rumbled overhead. (Savaş uçakları başımızın üstünden gürledi.)
14. The thunderstorm rumbled throughout the night. (Fırtına tüm gece boyunca gürledi.)
15. The heavy machinery rumbled on the construction site. (Ağır makineler inşaat alanında gürledi.)
16. The roller coaster rumbled down the track. (Lunapark treni raylardan aşağı gürledi.)
17. The avalanche caused the mountain to rumble. (Çığ dağları sarsmaya neden oldu.)
18. The jet engine rumbled as the plane took off. (Uçak kalkarken jet motoru gürledi.)
19. The sound of thunder rumbled in the distance. (Gök gürültüsünün sesi uzaklarda gürledi.)
20. The earthquake’s aftershocks continued to rumble throughout the day. (Depremin artçı sarsıntıları gün boyunca devam etti.)

Türkçe Karşılığı: Gürlemek, çınlamak, sarsılmak, titreşmek.

1. The lion’s roar rumbled through the jungle. (Aslanın kükreyişi ormanın içinde yankılandı.)
2. The train rumbled past the station. (Tren istasyonun yanından geçerken gürledi.)
3. My stomach started to rumble because I was so hungry. (Çok aç olduğumdan dolayı midem guruldamaya başladı.)
4. The explosion caused the entire building to rumble. (Patlama binanın tamamını sarsmaya neden oldu.)
5. The volcano rumbled as it erupted. (Volkan patlarken gürledi.)
6. The crowd’s cheers rumbled through the stadium. (Kalabalığın tezahüratı stadyumda yankılandı.)
7. The storm caused the windows to rumble. (Fırtına camları gürültüyle çınlattı.)
8. The motorcycle rumbled down the street. (Motosiklet sokak boyunca gürledi.)
9. The bass in the music made the floor rumble. (Müzikteki bas sesleri yerleri çınlattı.)
10. The fighter jets rumbled overhead. (Savaş uçakları başımızın üstünden gürledi.)
11. The thunderstorm rumbled throughout the night. (Fırtına tüm gece boyunca gürledi.)
12. The heavy machinery rumbled on the construction site. (Ağır makineler inşaat alanında gürledi.)
13. The roller coaster rumbled down the track. (Lunapark treni raylardan aşağı gürledi.)
14. The avalanche caused the mountain to rumble. (Çığ dağları sarsmaya neden oldu.)
15. The jet engine rumbled as the plane took off. (Uçak kalkarken jet motoru gürledi.)
16. The sound of thunder rumbled in the distance. (Gök gürültüsünün sesi uzaklarda gürledi.)
17. The earthquake’s aftershocks continued to rumble throughout the day. (Depremin artçı sarsıntıları gün boyunca devam etti.)
18. The truck rumbled along the bumpy road. (Kamyon çukurlu yolda gürledi.)
19. The roar of the lion made the ground rumble. (Aslanın kükreyişi yerleri sallattı.)
20. The old building rumbled as it was demolished. (Eski bina yıkılırken gürültü çıkardı.)

Türkçe Karşılığı: Gürlemek, çınlamak, sarsılmak, titreşmek.