Ruling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruling

Ruling, karar verme, yönetme veya hakim olma anlamına gelir. Bir kişi veya kurumun yetkisine veya otoritesine dayanarak bir karar veya kararname vermesi anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. The judge’s ruling was in favor of the plaintiff. (Hakim kararı davacı lehineydi.)
  2. The government’s ruling was met with widespread protests. (Hükümetin yönetimi geniş çaplı protestolarla karşılandı.)
  3. The teacher’s ruling in the classroom was absolute. (Öğretmenin sınıfta yönetimi mutlaktı.)
  4. The court’s ruling on the matter was final. (Mahkemenin konuda kararı kesindi.)
  5. The company’s ruling on the matter was to suspend the employee. (Şirketin konuda kararı, çalışanı askıya almaktı.)
  6. The dictator’s ruling was oppressive and tyrannical. (Diktatörün yönetimi baskıcı ve zorbalık içeriyordu.)
  7. The ruling party won the election by a landslide. (Hükümet partisi seçimleri ezici bir çoğunlukla kazandı.)
  8. The board’s ruling was to approve the merger. (Kurulun kararı, birleşmeyi onaylamaktı.)
  9. The court’s ruling on the case set a precedent for future cases. (Mahkemenin davada verdiği karar, gelecekteki davalara bir örnek teşkil etti.)
  10. The king’s ruling was absolute and unquestioned. (Kralın yönetimi mutlak ve sorgulanamazdı.)
  11. The ruling was overturned on appeal. (Karar temyizde bozuldu.)
  12. The ruling class held all the power and wealth in society. (Yönetici sınıf, toplumda tüm gücü ve zenginliği elinde tutuyordu.)
  13. The ruling government implemented sweeping reforms. (Hükümet geniş kapsamlı reformlar uyguladı.)
  14. The ruling council made the final decision on the matter. (Yönetim konuda son kararı verdi.)
  15. The judge’s ruling was based on the evidence presented in court. (Hakim kararı, mahkemede sunulan delillere dayanıyordu.)
  16. The company’s ruling on the matter was to terminate the employee’s contract. (Şirketin konuda kararı, çalışanın sözleşmesini sonlandırmaktı.)
  17. The ruling monarch had absolute control over the kingdom. (Yöneten hükümdar, krallığı üzerinde mutlak kontrol sahibiydi.)
  18. The court’s ruling was seen as a victory for civil rights. (Mahkemenin kararı, sivil haklar için bir zafer olarak görüldü.)
  19. The ruling government faced criticism for its handling of the crisis. (Hükümet, krizi yönetme şekli nedeniyle eleştiriye maruz kaldı.)
  20. The teacher’s ruling in the classroom was challenged by the students. (Öğretmenin sınıfta yönetimi, öğrenciler tarafından sorgulandı.)
  1. The ruling party’s policies were unpopular with the opposition. (Hükümet partisinin politikaları muhalefet tarafından sevilmeyenler arasındaydı.)
  2. The ruling council consisted of highly respected individuals. (Yönetim konseyi, saygın bireylerden oluşuyordu.)
  3. The court’s ruling was delayed due to the complexity of the case. (Mahkemenin kararı, davayı karmaşıklığı nedeniyle gecikti.)
  4. The company’s ruling on the matter was to issue a warning to the employee. (Şirketin konuda kararı, çalışana uyarı vermekti.)
  5. The ruling government’s economic policies were successful in stimulating growth. (Hükümetin yönetimi ekonomik politikaları, büyümeyi teşvik etmek için başarılı oldu.)
  6. The judge’s ruling was fair and impartial. (Hakim kararı adil ve tarafsızdı.)
  7. The ruling monarch’s reign was marked by significant advances in science and the arts. (Yöneten hükümdarın saltanatı, bilim ve sanatta önemli ilerlemelerle işaretlendi.)
  8. The board’s ruling on the matter was to reject the proposal. (Kurulun kararı, teklifi reddetmekti.)
  9. The court’s ruling was seen as a setback for environmental protection. (Mahkemenin kararı, çevre koruma için bir gerileme olarak görüldü.)
  10. The ruling government’s foreign policy was aimed at promoting peace and stability in the region. (Hükümetin yönetimi, bölgede barış ve istikrarı teşvik etmeyi amaçlayan dış politikaydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.