Rove İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rove İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rove

Türkçe Anlamı: Gezmek, dolaşmak, amaçsızca hareket etmek

1. She loves to rove around the city to discover new places. (O, yeni yerler keşfetmek için şehirde dolaşmaktan hoşlanır.)
2. The children roved the park aimlessly, chasing each other. (Çocuklar birbirlerini kovalayarak amaçsızca parkta dolaştılar.)
3. The photographer roved around the town to capture the essence of its culture. (Fotoğrafçı kültürün özünü yakalamak için şehirde dolaştı.)
4. The detective roved the streets in search of clues. (Dedektif ipuçları aramak için sokaklarda dolaştı.)
5. He roved from one job to another before finally settling down. (Sonunda yerleşmeden önce bir işten diğerine dolaştı.)
6. The ship roved the seas, exploring new territories. (Gemisi yeni bölgeleri keşfederek denizleri dolaştı.)
7. She roved her eyes around the room, looking for her missing keys. (Anahtarlarını ararken gözlerini odada gezdirdi.)
8. The dog roved the yard, searching for a bone to chew on. (Köpek kemirmek için bir kemik arayarak avluda dolaştı.)
9. He roved through the pages of the book, trying to find the answer. (Cevabı bulmaya çalışarak kitabın sayfalarında gezindi.)
10. The team roved the area to locate the missing hiker. (Eksik yürüyüşçüyü bulmak için ekip bölgeyi dolaştı.)
11. He roved through his memories, trying to recall his childhood. (Çocukluğunu hatırlamaya çalışarak anılarına daldı.)
12. The satellite roved around the planet, collecting data. (Uydu, veri toplayarak gezegenin etrafında dolaştı.)
13. She roved her fingers over the keys of the piano, creating a beautiful melody. (Güzel bir melodi oluşturarak parmaklarını piyanonun tuşları üzerinde gezdirdi.)
14. He roved his eyes over the menu, trying to decide what to order. (Ne sipariş vereceğine karar vermeye çalışarak menüye göz attı.)
15. The clouds roved across the sky, blocking the sun. (Bulutlar güneşi engelleyerek gökyüzünde dolaştı.)
16. The car roved the countryside, enjoying the scenic views.

17. She roved her thoughts, trying to come up with a solution to the problem. (Soruna bir çözüm bulmaya çalışarak düşüncelerinde gezindi.)
18. The bee roved from flower to flower, collecting nectar. (Arı nektar toplamak için çiçekten çiçeğe dolaştı.)
19. He roved his gaze over the landscape, admiring its beauty. (Manzaranın güzelliğini takdir ederek bakışlarını üzerinde gezdirdi.)
20. The group of friends roved the city at night, enjoying the nightlife. (Arkadaş grubu gece hayatının tadını çıkararak şehirde dolaştı.)

Türkçe Karşılığı: Gezmek, dolaşmak, turlamak, amaçsızca hareket etmek.