Houseful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Houseful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Houseful

Houseful, “tıklım tıklım dolu” anlamına gelen bir sıfattır. Aşağıda, “houseful” kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir.

  1. The concert was houseful, there was no empty seat in the arena. (Konser tıklım tıklım doluydu, arenada boş koltuk yoktu.)
  2. The supermarket was houseful, people were rushing to buy goods before the lockdown. (Süpermarket tıklım tıklım doluydu, insanlar kapanmadan önce mallarını almaya koşuyorlardı.)
  3. The movie theater was houseful, we had to buy tickets for the next show. (Sinema tıklım tıklım doluydu, bir sonraki gösterim için bilet almamız gerekti.)
  4. The restaurant was houseful, we had to wait for 30 minutes to get a table. (Restoran tıklım tıklım doluydu, bir masa için 30 dakika beklememiz gerekti.)
  5. The stadium was houseful, the atmosphere was electric. (Stadyum tıklım tıklım doluydu, atmosfer harikaydı.)
  6. The train was houseful, we couldn’t find a seat. (Tren tıklım tıklım doluydu, bir koltuk bulamadık.)
  7. The club was houseful, we had to queue for hours to get in. (Kulüp tıklım tıklım doluydu, içeri girmek için saatlerce sıraya girmemiz gerekti.)
  8. The lecture hall was houseful, some students had to sit on the floor. (Derslik tıklım tıklım doluydu, bazı öğrenciler yerde oturmaları gerekiyordu.)
  9. The airport was houseful, we had to wait in a long queue to check in. (Havaalanı tıklım tıklım doluydu, check-in için uzun bir kuyrukta beklememiz gerekiyordu.)
  10. The beach was houseful, we had to find a spot to lay our towels. (Plaj tıklım tıklım doluydu, havlularımızı sermek için bir yer bulmamız gerekiyordu.)
  11. The mall was houseful, it was hard to move around. (Alışveriş merkezi tıklım tıklım doluydu, hareket etmek zordu.)
  12. The amusement park was houseful, we had to wait in long lines to ride the attractions. (Lunapark tıklım tıklım doluydu, atraksiyonlara binmek için uzun kuyruklarda beklememiz gerekiyordu.)
  13. The bar was houseful, we couldn’t find a place to sit. (Bar tıklım tıklım doluydu, oturacak bir yer bulamadık.)
  14. The music festival was houseful, it was a great success. (Müzik festivali tıklım tıklım doluydu, büyük bir başarıydı.)
  15. The bus was houseful, we had to stand for the entire journey. (Otobüs tıklım tıklım doluydu, tüm yolculuğu ayakta
  1. The conference was houseful, there were people sitting on the floor. (Konferans tıklım tıklım doluydu, bazı insanlar yerde oturuyordu.)
  2. The theme park was houseful, we had to wait in line for hours to get on the roller coaster. (Tema parkı tıklım tıklım doluydu, korku trenine binmek için saatlerce kuyrukta beklememiz gerekiyordu.)
  3. The gym was houseful, all the machines were being used. (Spor salonu tıklım tıklım doluydu, tüm makineler kullanılıyordu.)
  4. The bookstore was houseful, it was hard to browse through the books. (Kitapçı tıklım tıklım doluydu, kitaplara göz atmak zordu.)
  5. The hotel was houseful, we had to book a room in a nearby hotel. (Otel tıklım tıklım doluydu, yakındaki bir otelde oda rezervasyonu yapmak zorunda kaldık.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.