Roam İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Roam İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Roma İle İlgili Cümleler

Roam: Dolaşmak, gezmek, sürülmek

  1. I like to roam around the city on weekends. (Hafta sonları şehirde dolaşmaktan hoşlanırım.)
  2. The cattle were allowed to roam free in the field. (Sığır çiftliğinde özgürce dolaşmalarına izin verildi.)
  3. He loves to roam the countryside on his bike. (Bisikletiyle kırsal kesimde dolaşmaktan hoşlanır.)
  4. The dog had been roaming the neighborhood for days before it was caught. (Köpek, yakalanmadan önce günlerce mahallede dolaşıyordu.)
  5. We decided to roam the streets until we found a good place to eat. (İyi bir yer bulana kadar sokaklarda dolaşmaya karar verdik.)
  6. The buffalo roam the prairies of North America. (Kuzey Amerika’nın ovalarında bufalo dolaşır.)
  7. The children were allowed to roam around the park for an hour. (Çocuklar parkta bir saat boyunca dolaşmalarına izin verildi.)
  8. The cat roamed the house, looking for a cozy spot to nap. (Kedi evde dolaşarak uykuya dalacak sıcak bir yer arıyordu.)
  9. He roamed aimlessly around the mall for hours. (Saatlerce amaçsızca alışveriş merkezinde dolaştı.)
  10. The traveler decided to roam the city’s streets to get a feel for the local culture. (Seyyah, yerel kültürü hissetmek için şehrin sokaklarında dolaşmaya karar verdi.)
  11. The sheep were allowed to roam freely on the hills. (Koyunlar tepeye özgürce dolaşmalarına izin verildi.)
  12. She likes to roam the beach, looking for interesting shells. (İlginç kabuklar arayan plajda dolaşmaktan hoşlanır.)
  13. The ghost is said to roam the halls of the old mansion. (Hayalet, eski malikanenin koridorlarında dolaştığı söyleniyor.)
  14. He roamed the internet for hours, looking for information about his favorite band. (Favori grubu hakkında bilgi aramak için saatlerce internette dolaştı.)
  15. The horse was allowed to roam the pasture. (Atın otlakta dolaşmasına izin verildi.)
  16. The lost hiker roamed the forest for hours before he was finally rescued. (Kaybolan yürüyüşçü, sonunda kurtarılmadan önce saatlerce ormanda dolaştı.)
  17. The toddler roamed around the playground, exploring everything. (Küçük çocuk, her şeyi keşfetmek için oyun alanında dolaştı.)
  18. The pack of wolves roamed the woods, searching for prey. (Kurt sürüsü, av aramak için ormanda dolaştı.)
  19. The nomads roamed the desert, searching for water and food. (Yerleşik olmayanlar, su ve yiyecek aramak için çöllerde dolaştı.)
  20. She allowed her thoughts to roam freely, considering different possibilities. (Farklı olasılıkları düşünerek düşüncelerinin serbestçe dolaşmasına izin verdi.)
  21. The fisherman roamed the riverbanks, searching for the perfect spot to cast his line. (Balıkçı, olta atmak için mükemmel yeri ararken nehir kıyılarında dolaştı.)

Roam kelimesi, genellikle dolaşmak, gezmek anlamında kullanılır. Hayvanlar doğal ortamlarında serbestçe dolaşırken, insanlar da farklı sebeplerle (kültürel, sosyal, turistik vs.) dolaşabilirler. Ayrıca, düşüncelerin serbestçe dolaşması da söz konusu olabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.