Rise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rise Nedir?

Rise, “yükselmek, artmak, yükseliş” gibi anlamlara sahip bir İngilizce kelime.

1. The sun will rise in the east tomorrow. (Yarın güneş doğuda doğacak.)
2. I woke up early to watch the sun rise. (Güneşi izlemek için erken kalktım.)
3. The price of gas is expected to rise again. (Benzin fiyatlarının tekrar yükselmesi bekleniyor.)
4. I’m sure she will rise to the challenge. (Eminim o zorluğun üstesinden gelecektir.)
5. The balloon rose slowly into the sky. (Balon yavaşça gökyüzüne yükseldi.)
6. The level of the water in the river is rising. (Nehirdeki su seviyesi yükseliyor.)
7. The number of COVID cases is rising rapidly. (COVID vakalarının sayısı hızla artıyor.)
8. The bird rose from its nest and flew away. (Kuş yuvasından kalktı ve uçtu.)
9. The building rose up from the ground quickly. (Bina hızla yerden yükseldi.)
10. The stock market rose by 2% today. (Hisse senetleri piyasası bugün %2 oranında yükseldi.)
11. He rose from poverty to become a successful businessman. (O, yoksulluktan başarılı bir iş adamı olmak için yükseldi.)
12. She rose to fame after her first movie. (İlk filminden sonra ünlenmeye başladı.)
13. The plane rose higher and higher into the clouds. (Uçak bulutların içine doğru giderek yüksekliğini artırdı.)
14. The bread dough needs to rise for an hour. (Ekmek hamuru bir saat kadar yükselmeli.)
15. The wind is rising and the sea is getting rough. (Rüzgar artıyor ve deniz dalgalı hale geliyor.)
16. The company’s profits rose significantly this year. (Şirketin karı bu yıl önemli ölçüde arttı.)
17. The moon rises in the sky at night. (Ay gece gökyüzünde yükselir.)
18. The temperature is rising quickly. (Sıcaklık hızla yükseliyor.)
19. She watched her kite rise higher and higher in the sky. (Uçurtmasının gökyüzünde giderek yükseldiğini izledi.)
20. The smoke from the fire rose into the air. (Yangından çıkan duman havaya yükseldi.)

21. The athlete rose to fame after winning the Olympic gold medal. (Olimpiyat altın madalyasını kazandıktan sonra sporcu ünlenmeye başladı.)
22. The political tension in the country is rising. (Ülkedeki siyasi gerilim artıyor.)
23. The dough didn’t rise properly because the yeast was old. (Maya eski olduğu için hamur iyi yükselmedi.)
24. The plane rose above the clouds and into the sunshine. (Uçak bulutların üzerine çıkarak güneşli havaya girdi.)
25. The sun rises in the east and sets in the west. (Güneş doğuda doğar ve batıda batar.)
26. The tide is rising, so we need to move our boat to higher ground. (Gelgit yükseliyor, bu yüzden teknei daha yüksek bir yere taşımamız gerekiyor.)
27. She rose early to prepare breakfast for her family. (Ailesine kahvaltı hazırlamak için erken kalktı.)
28. The audience rose to their feet and applauded the performance. (İzleyiciler ayağa kalktı ve performansa alkışladılar.)
29. The road rises steeply up the hill. (Yol tepeye doğru dik bir şekilde yükseliyor.)
30. The sun’s heat causes warm air to rise. (Güneşin ısıtması sıcak havanın yükselmesine sebep olur.)
31. The popularity of the singer rose after she released her new album. (Şarkıcının popülaritesi yeni albümünü çıkardıktan sonra arttı.)
32. The church bells rang as the sun began to rise. (Güneş doğmaya başladığında kilise çanları çalmaya başladı.)
33. The water in the pot is rising and it’s about to boil. (Tenceredeki su yükseliyor ve kaynamak üzere.)
34. The athlete rose to the challenge and won the race. (Sporcu zorluğun üstesinden geldi ve yarışı kazandı.)
35. The prices of houses in this neighborhood are rising steadily. (Bu mahalledeki ev fiyatları istikrarlı bir şekilde yükseliyor.)