Restrain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Restrain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Restrain Kelimesinin Türkçe Anlamı ve Açıklaması


Restrain kelimesi “sınırlamak, engellemek, frenlemek” gibi anlamlara gelir. Bir şeyi kontrol altında tutmak veya tutmak için kullanılır.

Örnek Cümleler:


1.

The police had to restrain the suspect from attacking the officer.
(Türkçe Anlamı: Polis, şüphelinin memura saldırmak için frenlemesi gerekiyordu.)

2.

It’s important to restrain your emotions in public.
(Türkçe Anlamı: Halk önünde duygularınızı kontrol altında tutmak önemlidir.)

3.

The company decided to restrain its spending due to budget constraints.
(Türkçe Anlamı: Şirket, bütçe kısıtlamaları nedeniyle harcamalarını sınırlamaya karar verdi.)

4.

The teacher had to restrain the students from fighting.
(Türkçe Anlamı: Öğretmen, öğrencilerin kavga etmesini engellemek zorunda kaldı.)

5.

She tried to restrain her laughter during the serious meeting.
(Türkçe Anlamı: Ciddi toplantıda kahkahalarını kontrol etmeye çalıştı.)

6.

The dog was restrained by its owner to prevent it from running away.
(Türkçe Anlamı: Köpek, kaçmasını önlemek için sahibi tarafından kontrol altına alındı.)

7.

The government is trying to restrain the spread of the virus.
(Türkçe Anlamı: Hükümet, virüsün yayılmasını engellemeye çalışıyor.)

8.

He had to restrain himself from responding to the insults.
(Türkçe Anlamı: Hakaretlere cevap vermekten kendini frenlemesi gerekiyordu.)

9.

The coach had to restrain his anger after the loss.
(Türkçe Anlamı: Antrenör, yenilginin ardından öfkesini kontrol altında tutmak zorunda kaldı.)

10.

The driver was restrained by the seat belt during the accident.
(Türkçe Anlamı: Kaza sırasında sürücü, emniyet kemeriyle kontrol altına alındı.)

11.

The company was restrained from using the patented technology.
(Türkçe Anlamı: Şirket, patentli teknolojiyi kullanmaktan engellendi.)

12.

The doctors restrained the patient to prevent self-harm.
(Türkçe Anlamı: Doktorlar, kendine zarar vermesini önlemek için hastayı kontrol altına aldı.)

13.

She had to restrain her excitement until the results were announced.

14.

The government imposed measures to restrain inflation.
(Türkçe Anlamı: Hükümet, enflasyonu kontrol altına almak için önlemler aldı.)

15.

The security guard restrained the thief until the police arrived.
(Türkçe Anlamı: Güvenlik görevlisi, polis gelene kadar hırsızı kontrol altına aldı.)

16.

She had to restrain herself from eating the entire cake.
(Türkçe Anlamı: Tüm pastayı yemekten kendini frenlemesi gerekiyordu.)

17.

The company had to restrain its expansion plans due to market conditions.
(Türkçe Anlamı: Şirket, piyasa koşulları nedeniyle genişleme planlarını sınırlamak zorunda kaldı.)

18.

The coach restrained the player from engaging in unsportsmanlike conduct.
(Türkçe Anlamı: Antrenör, oyuncunun sportmenliğe aykırı davranışlarda bulunmasını engelledi.)

19.

She had to restrain herself from crying in front of her colleagues.
(Türkçe Anlamı: Meslektaşları önünde ağlamaktan kendini frenlemesi gerekiyordu.)

20.

The organization is trying to restrain the use of plastic to protect the environment.
(Türkçe Anlamı: Çevreyi korumak için örgüt, plastik kullanımını sınırlamaya çalışıyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.