Resist İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Resist İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Resist İle İlgili Cümleler

Resist: Direnmek, karşı koymak.

Örnek cümleler:

  1. She tried to resist the temptation to eat the whole cake. (O, tüm keki yemek için gelen şeytanın cazibesine karşı koymaya çalıştı.)
  2. The protestors refused to resist the police’s orders. (Protestocular polisin emirlerine karşı koymayı reddetti.)
  3. It’s important to resist peer pressure when it comes to drugs. (Uyuşturucu konusunda akran baskısına karşı koymak önemlidir.)
  4. The soldiers had to resist the enemy’s attack for hours. (Askerler saatler boyunca düşmanın saldırısına direnmek zorunda kaldı.)
  5. She was unable to resist the urge to check her phone. (Telefonunu kontrol etme arzusuna karşı koyamadı.)
  6. The government is determined to resist any attempts to overthrow it. (Hükümet, kendisini devirmeye yönelik her türlü girişime karşı direnmeye kararlıdır.)
  7. The material was designed to resist extreme temperatures. (Malzeme aşırı sıcaklıklara karşı dirençli olacak şekilde tasarlandı.)
  8. He struggled to resist the urge to smoke a cigarette. (Sigara içme arzusuna karşı koymak için mücadele etti.)
  9. The country’s economy is not strong enough to resist a global recession. (Ülkenin ekonomisi küresel bir durgunluğa karşı dirençli değil.)
  10. The vaccine is effective in helping the body resist the virus. (Aşı, vücudun virüse karşı direncini artırmada etkilidir.)
  11. The athlete was able to resist fatigue and finish the race. (Sporcu yorgunluğa karşı koyarak yarışı tamamlamayı başardı.)
  12. The company used materials that could resist corrosion. (Şirket, paslanmaya karşı dirençli malzemeler kullandı.)
  13. It’s important to resist the urge to interrupt others while they’re speaking. (Konuşanların konuşmasını kesme arzusuna karşı koymak önemlidir.)
  14. The building was designed to resist earthquakes. (Bina depremlere karşı dirençli olarak tasarlandı.)
  15. She couldn’t resist the adorable puppy and decided to adopt it. (O, sevimli yavru köpeğe karşı koyamadı ve onu evlat edinmeye karar verdi.)
  16. The human body has mechanisms to resist infections. (İnsan vücudu enfeksiyonlara karşı direnç mekanizmalarına sahiptir.)
  17. The team had to resist the opposing team’s strong offense. (Takım rakip takımın güçlü hücumuna karşı direnmek zorunda kaldı.)
  18. The residents of the neighborhood resisted the proposed construction of a new factory. (Mahalle sakinleri yeni bir fabrikanın yapımına karşı çıktılar.)
  19. She tried to resist the urge to cry in front

of her colleagues. (O, meslektaşları önünde ağlama arzusuna karşı koymaya çalıştı.)
20. The political dissidents refused to resist their imprisonment and continued to speak out against the government. (Politik muhalifler, tutuklanmalarına karşı koymayı reddetti ve hükümete karşı konuşmaya devam ettiler.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.