Resentment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Resentment
Resentment, bir kişi veya durumdan dolayı duyulan öfke, kırgınlık veya nefret duygusudur.
- I can sense the resentment in his tone of voice. (Onun ses tonundaki kızgınlığı hissedebiliyorum.)
- She couldn’t hide her resentment towards her boss. (Patronuna olan kızgınlığını saklayamadı.)
- His constant criticism caused resentment among his colleagues. (Sürekli eleştirileri, meslektaşları arasında kızgınlığa neden oldu.)
- The resentment between the two families goes back generations. (İki aile arasındaki kızgınlık nesiller öncesine dayanıyor.)
- She tried to suppress her resentment, but it only grew stronger. (Kızgınlığını bastırmaya çalıştı, ancak daha da güçlendi.)
- The resentment he felt towards his ex-wife was palpable. (Eski eşine olan kızgınlığı hissedilir derecede güçlüydü.)
- The resentment between the two nations resulted in a long-standing conflict. (İki ülke arasındaki kızgınlık uzun süredir devam eden bir çatışmaya neden oldu.)
- Her resentment towards her parents affected her relationships with others. (Ebeveynlerine olan kızgınlığı, diğer insanlarla ilişkilerini etkiledi.)
- He harbored a deep resentment towards his former best friend. (Eski en iyi arkadaşıyla derin bir kızgınlık besliyordu.)
- The resentment between the two political parties was evident during the debate. (İki siyasi parti arasındaki kızgınlık tartışma sırasında açıkça görüldü.)
- The resentment she felt towards her ex-boyfriend made it difficult for her to move on. (Eski erkek arkadaşına olan kızgınlığı, ileriye gitmesini zorlaştırdı.)
- His resentment towards his boss led him to quit his job. (Patronuna olan kızgınlığı, işini bırakmasına neden oldu.)
- The resentment between the siblings was evident during the family gathering. (Kardeşler arasındaki kızgınlık, aile toplantısında açıkça görüldü.)
- She couldn’t help but feel a twinge of resentment towards her more successful friends. (Daha başarılı arkadaşlarına karşı bir kırgınlık hissetmemek için kendini zorladı.)
- The resentment he felt towards his parents for their divorce lingered for years. (Ebeveynlerinin boşanması nedeniyle hissettiği kızgınlık yıllar boyunca devam etti.)
- The resentment between the two neighboring countries resulted in border disputes. (Komşu iki ülke arasındaki kızgınlık, sınır anlaşmazlıklarına neden oldu.)
- His resentment towards his brother was based on years of unresolved issues. (Kardeşine olan kızgınlığı, çözülememi
ş sorunlara dayanıyordu.)
18. The resentment between the two business partners eventually led to the dissolution of their company. (İki iş ortağı arasındaki kızgınlık, şirketlerinin dağılmasına neden oldu.)
- Her resentment towards her ex-husband made it difficult for her to co-parent their children. (Eski kocasına olan kızgınlığı, çocuklarının birlikte ebeveynlik yapmalarını zorlaştırdı.)
- The resentment she felt towards her own shortcomings was affecting her self-esteem. (Kendi eksikliklerine olan kızgınlığı, özsaygısını etkiliyordu.)
Hemen Yorum Yaz