Repulsion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

25 Mart 2023 admin İngilizce 0

Repulsion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Repulsion

Repulsion, bir şeyden iğrenme veya uzak durma hissidir.

  1. I feel a strong repulsion towards raw meat. (Çiğ ete karşı güçlü bir iğrenme hissediyorum.)
  2. The smell of cigarettes causes repulsion in me. (Sigara kokusu bende iğrenme yaratıyor.)
  3. He had a repulsion for insects. (Böceklerden iğrenirdi.)
  4. She felt a deep repulsion towards him after he lied to her. (Ondan yalan söyledikten sonra derin bir iğrenme hissetti.)
  5. The idea of cheating on a test fills me with repulsion. (Sınavda kopya çekmek fikri beni iğrendiriyor.)
  6. The thought of eating snails fills me with repulsion. (Salyangoz yemek düşüncesi bende iğrenme yaratıyor.)
  7. The repulsion in her eyes was clear when she saw the spider. (Örümceği görünce gözlerindeki iğrenme belli oldu.)
  8. His body language showed a clear repulsion towards the man. (Vücut dili adamdan açıkça iğrenme gösteriyordu.)
  9. The repulsion on her face was unmistakable. (Yüzündeki iğrenme açıktı.)
  10. He had a deep repulsion for violence. (Şiddete karşı derin bir iğrenme duyardı.)
  11. The thought of being near the snake filled him with repulsion. (Yılanın yakınında olmak düşüncesi onu iğrendirdi.)
  12. Her repulsion towards the idea was clear. (Fikre karşı duyduğu iğrenme açıktı.)
  13. The feeling of repulsion in his gut was strong. (Bağırsaklarındaki iğrenme hissi güçlüydü.)
  14. His repulsion towards the dirty bathroom was understandable. (Kirli banyoya karşı duyduğu iğrenme anlaşılırdı.)
  15. The repulsion in his voice was obvious when he talked about the idea. (Fikirden bahsederken sesindeki iğrenme açıktı.)
  16. She had a natural repulsion towards liars. (Yalancılara doğal bir iğrenme duyardı.)
  17. The repulsion towards the food was clear on his face. (Yüzündeki yemeğe karşı duyduğu iğrenme belli oldu.)
  18. The repulsion she felt towards the man was justified. (Adamdan duyduğu iğrenme haklıydı.)
  19. The idea of going to a party filled her with repulsion. (Bir partiye gitme fikri onu iğrendiriyordu.)
  20. His repulsion towards the smell was strong. (Koku karşısındaki iğrenmesi güçlüydü.)
  1. She couldn’t hide her repulsion when she saw the cockroach. (Hamam böceğini görünce iğrenmesini gizleyemedi.)
  2. The repulsion he felt towards the idea was shared by many others. (Fikre karşı duyduğu iğrenme birçok insan tarafından paylaşılıyordu.)
  3. The repulsion towards the sight was too much for her to handle. (Gördüğü şeye karşı duyduğu iğrenme, onun için çok fazlaydı.)
  4. The repulsion he had towards the unethical behavior was understandable. (Etik olmayan davranışlara karşı duyduğu iğrenme anlaşılırdı.)
  5. Her repulsion towards the smell was so strong that she had to leave the room. (Koku karşısındaki iğrenmesi o kadar güçlüydü ki odadan çıkmak zorunda kaldı.)
  6. The repulsion towards the idea was mutual among the group. (Grup arasındaki fikre karşı duyulan iğrenme karşılıklıydı.)
  7. The repulsion he felt towards the politician was evident in his tone. (Politikaca karşı duyduğu iğrenme, tonunda açıkça belli oldu.)
  8. The repulsion she felt towards the sight made her feel sick. (Gördüğü şeye karşı duyduğu iğrenme onu hasta hissettirdi.)
  9. His repulsion towards the thought of harming someone was admirable. (Birine zarar verme düşüncesine karşı duyduğu iğrenme takdire şayandı.)
  10. The repulsion towards the taste was too much for him to handle. (Tada karşı duyduğu iğrenme, onun için çok fazlaydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.