Repulse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Repulse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Repulse

Repulse, birini ya da bir şeyi geri itmek, itelemek anlamına gelen bir fiildir.

  1. I was so repulsed by the sight of the rotten food that I had to leave the room. (Çürük yiyeceklerin görüntüsünden o kadar rahatsız oldum ki odadan çıkmak zorunda kaldım.)
  2. The smell of the garbage repulses me. (Çöp kokusu beni rahatsız eder.)
  3. The thought of eating snails repulses me. (Izgara salyangoz yeme düşüncesi beni iğrendirir.)
  4. She was repulsed by the man’s crude behavior. (Erkeğin kaba davranışlarından o rahatsız oldu.)
  5. The villagers repulsed the invaders. (Köylüler, istilacıları geri püskürttü.)
  6. The military force successfully repulsed the enemy’s attack. (Askeri güç, düşmanın saldırısını başarıyla püskürttü.)
  7. The government’s actions repulse me. (Hükümetin eylemleri beni rahatsız eder.)
  8. The idea of eating insects repulses most people in the western world. (Böcek yeme fikri, batı dünyasındaki çoğu insanı rahatsız eder.)
  9. The politician’s speech repulsed many voters. (Politikacının konuşması birçok seçmeni rahatsız etti.)
  10. The woman was repulsed by the man’s bad breath. (Kadın, adamın kötü ağzı kokusundan rahatsız oldu.)
  11. The sight of blood repulses many people. (Kan görüntüsü, birçok insanı iğrendirir.)
  12. The dirty restroom repulsed me. (Kirli tuvalet beni rahatsız etti.)
  13. The dog repulsed the intruder. (Köpek, müdahaleciyi kovdu.)
  14. The idea of eating raw meat repulses me. (Çiğ et yeme fikri beni iğrendirir.)
  15. The woman was repulsed by the man’s aggressive behavior. (Kadın, adamın saldırgan davranışlarından rahatsız oldu.)
  16. The movie’s violent scenes repulsed many viewers. (Filmin şiddet içeren sahneleri birçok izleyiciyi rahatsız etti.)
  17. The child was repulsed by the taste of the medicine. (Çocuk, ilacın tadından rahatsız oldu.)
  18. The sight of the spider repulsed me. (Örümcek görüntüsü beni iğrendirdi.)
  19. The man was repulsed by the idea of getting a tattoo. (Adam, dövme yaptırmak fikrinden rahatsız oldu.)
  20. The foul language used by the comedian repulsed many audience members. (Komedyenin kullandığı küfürlü dil, birçok seyirciyi rahatsız etti.)
  1. The idea of eating durian fruit repulses me because of its strong odor. (Durian meyvesi yemek fikri, yoğun kokusu nedeniyle beni rahatsız eder.)
  2. The manager’s rude behavior repulsed the employees. (Yöneticinin kaba davranışları, çalışanları rahatsız etti.)
  3. The thought of public speaking repulses many people. (Halka açık konuşma yapmak düşüncesi, birçok insanı rahatsız eder.)
  4. The politician’s corrupt actions repulse the citizens. (Politikacının yolsuz eylemleri vatandaşları rahatsız eder.)
  5. The smell of cigarette smoke repulses me. (Sigara dumanı kokusu beni rahatsız eder.)
  6. The idea of eating raw fish repulses some people. (Çiğ balık yeme fikri bazı insanları iğrendirir.)
  7. The sight of a dead animal repulses many people. (Ölü hayvan görüntüsü, birçok insanı rahatsız eder.)
  8. The thought of skydiving repulses some people. (Paraşütle atlama düşüncesi bazı insanları rahatsız eder.)
  9. The man was repulsed by the idea of eating insects as a food source. (Adam, böcekleri bir gıda kaynağı olarak yemek fikrinden rahatsız oldu.)
  10. The dirty dishes in the sink repulse me. (Lavabodaki kirli bulaşıklar beni rahatsız eder.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.