Remarkable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Remarkable (olağanüstü, dikkat çekici) İle İlgili Cümleler
Remarkable kelimesi “olağanüstü, dikkat çekici” anlamına gelir.
- The view from the top of the mountain was truly remarkable. (Dağın tepesinden görüş gerçekten dikkat çekiciydi.)
- She has a remarkable ability to speak six languages fluently. (Akıcı bir şekilde altı dil konuşma yeteneği gerçekten olağanüstü.)
- His remarkable sense of humor always puts a smile on my face. (Olağanüstü mizah anlayışı hep yüzümde bir gülümseme oluşturur.)
- The athlete’s remarkable strength allowed her to break the world record. (Sporcunun olağanüstü gücü dünya rekorunu kırmaya izin verdi.)
- The remarkable progress in medicine has led to many life-saving treatments. (Tıptaki olağanüstü ilerleme, birçok hayat kurtaran tedaviye yol açmıştır.)
- The young artist showed a remarkable talent for painting at an early age. (Genç sanatçı, erken yaşta resim yapma konusunda olağanüstü bir yetenek gösterdi.)
- The castle’s remarkable architecture is a testament to the skill of the builders. (Kaledeki olağanüstü mimari, yapı ustalarının becerisine tanıklık ediyor.)
- The remarkable courage of the firefighters saved many lives during the fire. (İtfaiyecilerin olağanüstü cesareti, yangın sırasında birçok hayatı kurtardı.)
- The book’s remarkable storyline kept me engaged from beginning to end. (Kitabın olağanüstü hikayesi, beni baştan sona kadar bağladı.)
- The remarkable teamwork of the crew allowed them to complete the project ahead of schedule. (Mürettebatın olağanüstü takım çalışması, projeyi önceden tamamlamalarını sağladı.)
- His remarkable generosity towards others has earned him many friends. (Başkalarına gösterdiği olağanüstü cömertlik, ona birçok arkadaş kazandırdı.)
- The company’s remarkable growth over the past year has impressed investors. (Geçen yıl şirketin olağanüstü büyümesi, yatırımcıları etkiledi.)
- The remarkable beauty of the sunset took my breath away. (Gün batımının olağanüstü güzelliği nefesimi kesdi.)
- The chef’s remarkable culinary skills created a truly memorable meal. (Şefin olağanüstü mutfak becerileri gerçekten unutulmaz bir yemek yarattı.)
- The remarkable perseverance of the hikers allowed them to reach the summit. (Yürüyüşçülerin olağanüstü azmi, zirveye ulaşmalarını sağladı.)
- The musician’s remarkable talent on the piano brought
the audience to their feet for a standing ovation. (Müzisyenin piyanoda gösterdiği olağanüstü yetenek, izleyicileri ayakta alkışlatarak sonuçlandı.)
17. The remarkable intelligence of the child astounded her parents and teachers. (Çocuğun olağanüstü zekası, anne-babasını ve öğretmenlerini şaşırttı.)
- The artist’s remarkable attention to detail is evident in every stroke of the brush. (Sanatçının olağanüstü detaylara dikkati, her fırça darbesinde kendini belli ediyor.)
- The remarkable speed of the cheetah is unmatched by any other land animal. (Çitaların olağanüstü hızı, diğer karada yaşayan hayvanlar tarafından hiçbir şekilde eşleştirilemez.)
- The team’s remarkable comeback in the final minutes of the game led them to victory. (Takımın olağanüstü geri dönüşü, oyunun son dakikalarında onları zaferle sonuçlandırdı.)
Hemen Yorum Yaz