Remarkable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Remarkable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Remarkable (olağanüstü, dikkat çekici) İle İlgili Cümleler

Remarkable kelimesi “olağanüstü, dikkat çekici” anlamına gelir.

  1. The view from the top of the mountain was truly remarkable. (Dağın tepesinden görüş gerçekten dikkat çekiciydi.)
  2. She has a remarkable ability to speak six languages fluently. (Akıcı bir şekilde altı dil konuşma yeteneği gerçekten olağanüstü.)
  3. His remarkable sense of humor always puts a smile on my face. (Olağanüstü mizah anlayışı hep yüzümde bir gülümseme oluşturur.)
  4. The athlete’s remarkable strength allowed her to break the world record. (Sporcunun olağanüstü gücü dünya rekorunu kırmaya izin verdi.)
  5. The remarkable progress in medicine has led to many life-saving treatments. (Tıptaki olağanüstü ilerleme, birçok hayat kurtaran tedaviye yol açmıştır.)
  6. The young artist showed a remarkable talent for painting at an early age. (Genç sanatçı, erken yaşta resim yapma konusunda olağanüstü bir yetenek gösterdi.)
  7. The castle’s remarkable architecture is a testament to the skill of the builders. (Kaledeki olağanüstü mimari, yapı ustalarının becerisine tanıklık ediyor.)
  8. The remarkable courage of the firefighters saved many lives during the fire. (İtfaiyecilerin olağanüstü cesareti, yangın sırasında birçok hayatı kurtardı.)
  9. The book’s remarkable storyline kept me engaged from beginning to end. (Kitabın olağanüstü hikayesi, beni baştan sona kadar bağladı.)
  10. The remarkable teamwork of the crew allowed them to complete the project ahead of schedule. (Mürettebatın olağanüstü takım çalışması, projeyi önceden tamamlamalarını sağladı.)
  11. His remarkable generosity towards others has earned him many friends. (Başkalarına gösterdiği olağanüstü cömertlik, ona birçok arkadaş kazandırdı.)
  12. The company’s remarkable growth over the past year has impressed investors. (Geçen yıl şirketin olağanüstü büyümesi, yatırımcıları etkiledi.)
  13. The remarkable beauty of the sunset took my breath away. (Gün batımının olağanüstü güzelliği nefesimi kesdi.)
  14. The chef’s remarkable culinary skills created a truly memorable meal. (Şefin olağanüstü mutfak becerileri gerçekten unutulmaz bir yemek yarattı.)
  15. The remarkable perseverance of the hikers allowed them to reach the summit. (Yürüyüşçülerin olağanüstü azmi, zirveye ulaşmalarını sağladı.)
  16. The musician’s remarkable talent on the piano brought

the audience to their feet for a standing ovation. (Müzisyenin piyanoda gösterdiği olağanüstü yetenek, izleyicileri ayakta alkışlatarak sonuçlandı.)
17. The remarkable intelligence of the child astounded her parents and teachers. (Çocuğun olağanüstü zekası, anne-babasını ve öğretmenlerini şaşırttı.)

  1. The artist’s remarkable attention to detail is evident in every stroke of the brush. (Sanatçının olağanüstü detaylara dikkati, her fırça darbesinde kendini belli ediyor.)
  2. The remarkable speed of the cheetah is unmatched by any other land animal. (Çitaların olağanüstü hızı, diğer karada yaşayan hayvanlar tarafından hiçbir şekilde eşleştirilemez.)
  3. The team’s remarkable comeback in the final minutes of the game led them to victory. (Takımın olağanüstü geri dönüşü, oyunun son dakikalarında onları zaferle sonuçlandırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.