Rejoice İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rejoice İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rejoice İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rejoice kelimesi Türkçe dilinde “sevinmek” anlamına gelir. İngilizce cümlelerde kullanımı aşağıdaki gibi örneklenmiştir:

1. Rejoice in the little things in life, for they are the ones that matter. (Hayatta önemli olan şeyleri takdir et ve sevin.)
2. Let’s rejoice in our achievements and celebrate our success. (Başarılarımızı kutlayalım ve sevinelim.)
3. The team can rejoice in their victory tonight, they played really well. (Takım bu geceki zaferinde sevinebilir, gerçekten iyi oynadılar.)
4. We should rejoice in the fact that we are all healthy and safe. (Sağlıklı ve güvende olduğumuz gerçeğiyle sevinmeliyiz.)
5. I will rejoice when the pandemic is over and we can go back to normal life. (Pandemi bittiğinde ve normal hayatımıza geri dönebildiğimizde sevineceğim.)
6. Rejoice with those who rejoice, and mourn with those who mourn. (Sevinenlerle birlikte sevinin ve yas tutanlarla birlikte yas tutun.)
7. It is time to rejoice and be thankful for all the good things in our lives. (Hayatımızdaki tüm güzel şeyler için sevinmek ve şükretmek zamanı geldi.)
8. Let’s rejoice together and raise a toast to our friendship. (Birlikte sevinelim ve dostluğumuza kadeh kaldıralım.)
9. The fans were rejoicing after their team won the championship. (Takımları şampiyon olduktan sonra hayranları sevinçlerini ifade ettiler.)
10. I can rejoice knowing that I have a loving family and supportive friends. (Sevgi dolu bir ailem ve destekleyici arkadaşlarım olduğunu bilerek sevinebilirim.)
11. Let’s rejoice in the beauty of nature and all its wonders. (Doğanın güzelliğinde ve tüm harikalarında sevinelim.)
12. The choir sang a joyful song and the congregation rejoiced. (Koro neşeli bir şarkı söyledi ve cemaat sevindi.)
13. I will rejoice in the success of others, for it is a reflection of our shared humanity. (Başkalarının başarısında sevineceğim, çünkü bu paylaşılan insanlığımızın bir yansımasıdır.)
14. Let us rejoice in the Lord always, for he is our strength and salvation. (Her zaman Rab’de sevinelim, çünk

ü bizim gücümüz ve kurtuluşumuzdur.)
15. The children rejoiced when they saw the snow for the first time. (Çocuklar ilk defa kar gördüklerinde sevindiler.)

16. We can rejoice in the knowledge that we have learned and the experiences we have had. (Öğrendiğimiz bilgi ve yaşadığımız deneyimlerle sevinebiliriz.)
17. The whole town rejoiced when the new library was opened. (Yeni kütüphane açıldığında tüm kasaba sevindi.)
18. We should rejoice in the diversity of cultures and appreciate the differences that make us unique. (Kültürlerin çeşitliliğinde sevinmeli ve bizi benzersiz kılan farklılıkları takdir etmeliyiz.)
19. Let’s rejoice in the simple pleasures of life, like a warm cup of tea on a cold day. (Hayatın basit zevklerinde, soğuk bir günde sıcak bir çay gibi sevinelim.)
20. The team rejoiced together after winning the championship, their hard work had paid off. (Takım şampiyonluk kazandıktan sonra birlikte sevindiler, zorlu çalışmalarının karşılığını almışlardı.)