Refugee İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Refugee İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Refugee Nedir?

Refugee, yani mülteci, savaş, doğal afet veya politik nedenlerle kendi ülkelerinden kaçan ve başka bir ülkeye sığınan kişidir.

Örnek Cümleler:

1. Refugees from Syria are seeking shelter in neighboring countries. (Suriyeli mülteciler, komşu ülkelerde sığınma arıyorlar.)
2. The government has announced that it will be providing aid to refugees affected by the natural disaster. (Hükümet, doğal afetlerden etkilenen mültecilere yardım sağlayacağını açıkladı.)
3. She left her country as a refugee and started a new life in a foreign land. (O, ülkesini mülteci olarak terk etti ve yabancı bir ülkede yeni bir hayata başladı.)
4. The camp was set up to provide temporary shelter for refugees fleeing from the war. (Kamp, savaştan kaçan mültecilere geçici barınak sağlamak amacıyla kuruldu.)
5. The international community has a responsibility to provide assistance to refugees in need. (Uluslararası toplum, ihtiyaç duyan mültecilere yardım sağlama sorumluluğuna sahiptir.)
6. She works for an organization that provides legal assistance to refugees. (O, mültecilere hukuki yardım sağlayan bir kuruluşta çalışıyor.)
7. The boat was carrying refugees across the Mediterranean sea. (Tekne, Akdeniz’i geçen mültecileri taşıyordu.)
8. The refugee camp was overcrowded, and the living conditions were very poor. (Mülteci kampı çok kalabalıktı ve yaşam koşulları çok kötüydü.)
9. The government has implemented policies to support the integration of refugees into society. (Hükümet, mültecilerin topluma entegrasyonunu desteklemek

için politikalar uygulamaktadır.)
10. She fled her home country and sought refugee status in another country. (O, evsiz kaldı ve başka bir ülkede mülteci statüsü aradı.)

  1. The refugees were in dire need of food, water, and medical supplies. (Mülteciler, gıda, su ve tıbbi malzemelere acil ihtiyaç duyuyorlardı.)
  2. The government has promised to provide safe passage for refugees fleeing from the war. (Hükümet, savaştan kaçan mültecilere güvenli geçiş sağlama sözü verdi.)
  3. The refugees were forced to leave everything behind and start a new life in a foreign land. (Mülteciler, her şeyi geride bırakmak zorunda kaldılar ve yabancı bir ülkede yeni bir hayata başladılar.)
  4. She volunteers at a refugee center, providing language classes to newcomers. (O, yeni gelenlere dil sınıfları sağlayan bir mülteci merkezinde gönüllü olarak çalışıyor.)
  5. The refugee crisis has become a global issue, and many countries are struggling to cope with the influx of migrants. (Mülteci krizi küresel bir sorun haline geldi ve birçok ülke göçmen akınıyla başa çıkmakta zorlanıyor.)
  6. The refugee children were traumatized by the violence they witnessed in their home country. (Mülteci çocuklar, evlerinde tanık oldukları şiddetten etkilendiler.)
  7. The organization provides job training to refugees, helping them to become self-sufficient. (Kuruluş, kendilerine yetebilmelerine yardımcı olmak için mültecilere iş eğitimi sağlar.)
  8. The refugee camp was hit by a disease outbreak, and medical personnel were sent to provide assistance. (Mülteci kampı bir hastalık salgınıyla karşı karşıya kaldı ve tıbbi personel yardım sağlamak

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.