Recrimination İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Recrimination İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Recrimination Nedir?

Recrimination, suçlamaya karşılık olarak yapılan karşı suçlamadır. Bu terim, bir tartışma veya anlaşmazlık sırasında karşı tarafın kendisine yönelik bir suçlama yaptığı durumlarda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. John’s recrimination against Sarah was completely unwarranted. (John’un Sarah’a karşı yaptığı suçlama tamamen gereksizdi.)
  2. The two sides engaged in a bitter recrimination over the failed negotiations. (İki taraf, başarısız müzakereler nedeniyle acı bir karşılıklı suçlama yaşadı.)
  3. Instead of accepting responsibility, the CEO resorted to recrimination against his subordinates. (CEO, sorumluluğu kabul etmek yerine, astlarına karşı karşılıklı suçlamaya başvurdu.)
  4. The politician’s recriminations only served to deepen the rift between the two parties. (Politikacının suçlamaları, iki parti arasındaki ayrılığı daha da derinleştirdi.)
  5. The recriminations between the former friends continued for months. (Eski arkadaşlar arasındaki suçlamalar aylar boyunca devam etti.)
  6. The meeting ended in recrimination and bad feelings. (Toplantı suçlamalar ve kötü hislerle sonuçlandı.)
  7. Sarah’s recriminations were so harsh that they left John feeling demoralized. (Sarah’ın suçlamaları o kadar sertti ki, John kendini moral olarak çökmüş hissetti.)
  8. The recriminations between the two teams overshadowed the game itself. (İki takım arasındaki suçlamalar, oyunun kendisini gölgede bıraktı.)
  9. The divorce proceedings were marked by bitterness and recrimination. (Boşanma davası, acılık ve karşılıklı suçlama ile işaretlendi.)
  10. The recriminations were flying fast and furious between the two politicians. (İki politikacı arasındaki suçlamalar hızla ve öfkeli bir şekilde uçuşuyordu.)
  11. Despite his recriminations, John knew that he was at fault. (John’un suçlamalarına rağmen, kusurlu olduğunu biliyordu.)
  12. The recriminations between the siblings were causing irreparable damage to their relationship. (Kardeşler arasındaki suçlamalar, ilişkilerine geri dönüşü olmayan zararlar veriyordu.)
  13. The recriminations between the neighbors had been going on for years. (Komşular arasındaki suçlamalar yıllardır devam ediyordu.)
  14. The recriminations only served to make the situation worse. (Suçlamalar, durumu daha da kötüleştirdi.)
  15. The company’s management engaged in a bitter recrimination over the failed product launch. (Şirketin yönetimi, başarısız ürün lansmanı nedeniyle acı bir suçlama yaşadı.)
  16. The recriminations had reached such a point that the two sides

…were no longer willing to negotiate. (Suçlamalar, tarafların artık müzakere etmeye istekli olmadığı bir noktaya ulaşmıştı.)
17. The recriminations between the coach and the players were distracting from the team’s performance. (Antrenörle oyuncular arasındaki suçlamalar, takımın performansından dikkatleri dağıtıyordu.)

  1. Despite her recriminations, Jane knew that her own mistakes had contributed to the situation. (Jane’in suçlamalarına rağmen, kendi hatalarının duruma katkıda bulunduğunu biliyordu.)
  2. The recriminations between the two countries had been ongoing for decades. (İki ülke arasındaki suçlamalar on yıllardır devam ediyordu.)
  3. The recriminations between the business partners led to a bitter and costly legal battle. (İş ortakları arasındaki suçlamalar, acı ve maliyetli bir yasal savaşa neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.