Reclusive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reclusive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reclusive Nedir?

Reclusive, toplumdan uzak duran, kendini geri çeken, yalnız yaşamayı tercih eden kişi anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The reclusive artist rarely leaves his studio. (Yalnız yaşamayı tercih eden sanatçı, stüdyosundan nadiren çıkar.)
2. The reclusive billionaire never gives interviews to the media. (Toplumdan uzak duran milyarder, medyaya hiçbir zaman röportaj vermez.)
3. The writer’s reclusive nature made it difficult for her to promote her books. (Yazarın kendini geri çeken doğası, kitaplarını tanıtmak için zorluk yarattı.)
4. The reclusive monk spent most of his time in prayer and meditation. (Yalnız yaşamayı tercih eden rahip, çoğu zaman dua ve meditasyon yaparak geçirdi.)
5. The reclusive scientist made a groundbreaking discovery in his laboratory. (Toplumdan uzak duran bilim adamı, laboratuvarında çığır açan bir keşif yaptı.)
6. The reclusive actress shuns the limelight and avoids public events. (Yalnız yaşamayı tercih eden oyuncu, limanıetliğinden kaçınır ve halka açık etkinliklerden kaçınır.)
7. The reclusive old man lived alone in a small cottage in the woods. (Yalnız yaşamayı tercih eden yaşlı adam, ormanda küçük bir kulübede yalnız yaşıyordu.)
8. The reclusive musician rarely performs in public. (Yalnız yaşamayı tercih eden müzisyen, nadiren halka açık performans sergiler.)
9. The reclusive heiress inherited a vast fortune from her late father. (Toplumdan uzak duran mirasçı, geç babaannesinden büyük bir servet miras aldı.)
10. The author’s reclusive lifestyle inspired her latest novel. (Yazarın yalnız yaşamayı tercih eden yaşam tarzı, en son romanına ilham verdi.)
11. The reclusive nature of the remote village made it a perfect hideaway for the fugitive. (Uzak köyün yalnız yaşamayı tercih eden doğası, kaçak için mükemmel bir saklanma yeriydi.)
12. The reclusive gardener tended to his plants in silence. (Yalnız yaşamayı tercih eden bahçıvan, sessizce bitkilerine bakım yapıyord

  1. The reclusive author rarely attends book signings or public readings. (Yalnız yaşamayı tercih eden yazar, kitap imzalamalara veya halka açık okumalara nadiren katılır.)
  2. The reclusive billionaire’s estate is located in a remote area of the country. (Toplumdan uzak duran milyarderin malikanesi, ülkenin uzak bir bölgesinde yer almaktadır.)
  3. The reclusive artist’s work is highly sought after by collectors around the world. (Yalnız yaşamayı tercih eden sanatçının eserleri, dünya çapındaki koleksiyoncular tarafından çok aranmaktadır.)
  4. The reclusive nature of the mountain made it difficult for the rescue team to locate the missing hiker. (Dağın yalnız yaşamayı tercih eden doğası, kayıp yürüyüşçüyü bulmayı zorlaştırdı.)
  5. The reclusive author prefers to communicate with fans through social media rather than in person. (Yalnız yaşamayı tercih eden yazar, hayranlarıyla yüz yüze değil sosyal medya aracılığıyla iletişim kurmayı tercih ediyor.)
  6. The reclusive nature of the small island makes it a perfect destination for those seeking solitude. (Küçük adanın yalnız yaşamayı tercih eden doğası, sessizlik arayanlar için mükemmel bir yerdir.)
  7. The reclusive composer rarely attends rehearsals and leaves the interpretation of his music to the performers. (Yalnız yaşamayı tercih eden besteci, nadiren prova yapar ve müziğinin yorumunu performanslara bırakır.)
  8. The reclusive millionaire made a generous donation to the local hospital, but requested that his name not be publicized. (Yalnız yaşamayı tercih eden milyoner, yerel hastaneye cömert bir bağışta bulundu, ancak adının yayınlanmamasını istedi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.