Readily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Readily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Readily Nedir?

Readily, hemen ve kolayca anlamında kullanılan bir İngilizce kelimedir.

Örnek Cümleler:

  1. Readily available resources can make a big difference in emergency situations. (Hemen kullanılabilecek kaynaklar acil durumlarda büyük fark yaratabilir.)
  2. I can readily answer your question. (Sorunuza kolayca cevap verebilirim.)
  3. The information is readily accessible online. (Bilgi internet üzerinden kolayca erişilebilir.)
  4. He readily agreed to help me with the project. (Proje için bana kolayca yardım etmeyi kabul etti.)
  5. The students readily participated in the class discussion. (Öğrenciler sınıf tartışmasına hemen katıldılar.)
  6. She readily accepted my invitation to dinner. (Yemeğe davetimi kolayca kabul etti.)
  7. The company readily admits its mistakes. (Şirket hatalarını kolayca kabul ediyor.)
  8. He readily agreed to pay for the damages. (Hasarlar için kolayca ödeme yapmayı kabul etti.)
  9. The children readily shared their toys with each other. (Çocuklar oyuncaklarını birbirleriyle kolayca paylaştılar.)
  10. The solution to the problem was readily apparent. (Sorunun çözümü kolayca görünüyordu.)
  11. The product was readily available in stores. (Ürün mağazalarda kolayca bulunuyordu.)
  12. He readily agreed to meet me at the coffee shop. (Kafede benimle kolayca buluşmaya razı oldu.)
  13. The software is readily adaptable to different needs. (Yazılım farklı ihtiyaçlara kolayca uyum sağlayabilir.)
  14. The answer to the riddle was readily apparent. (Bilmecenin cevabı kolayca görünüyordu.)
  15. She readily forgave him for his mistake. (Onun hatasını kolayca affetti.)
  16. The hotel staff readily

    provided extra towels upon request. (Otel çalışanları istek üzerine kolayca ek havlu sağladılar.)

  17. He readily admitted his ignorance on the subject. (Konuda cahilliğini kolayca kabul etti.)
  18. The artist readily shared her creative process with the audience. (Sanatçı yaratıcı sürecini seyircilerle kolayca paylaştı.)
  19. She readily agreed to take on the extra workload. (Ek iş yükünü kolayca üstlenmeyi kabul etti.)
  20. The recipe was readily available on the internet. (Tarif internet üzerinde kolayca bulunuyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.