Good-Natured İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Good-Natured İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Good-Natured Nedir?


Good-natured, olumlu bir tavır sergileyen, dostça, sıcakkanlı, neşeli ve nazik olan bir kişinin özelliklerini ifade eden bir sıfattır.

Örnek cümleler:

  1. Sarah is a good-natured person who always looks on the bright side of life. (Sarah, her zaman hayatın pozitif yönüne bakan iyi kalpli bir insandır.)
  2. The teacher’s good-natured approach to teaching makes the class enjoyable. (Öğretmenin ders verirken iyi huylu yaklaşımı sınıfı keyifli hale getiriyor.)
  3. Despite the long wait, the waiter remained good-natured and friendly. (Uzun beklemeye rağmen, garson iyi huylu ve dostça kalmıştı.)
  4. The good-natured banter between the colleagues made the workday more enjoyable. (İş arkadaşları arasındaki iyi huylu şakalaşma iş gününü daha keyifli hale getirdi.)
  5. He has a good-natured disposition that makes him well-liked by everyone. (Herkes tarafından sevilen iyi huylu bir karakteri var.)
  6. The good-natured teasing between siblings is a sign of their close relationship. (Kardeşler arasındaki iyi huylu dalga geçme, yakın ilişkilerinin bir işaretidir.)
  7. Despite the stressful situation, the doctor remained good-natured and calm. (Stresli duruma rağmen, doktor iyi huylu ve sakin kaldı.)
  8. The good-natured humor in the comedian’s performance had the audience in stitches. (Komedyenin performansındaki iyi huylu mizah, izleyicileri kahkahalara boğdu.)
  9. The good-natured competition between the two friends brought out the best in each other. (İki arkadaş arasındaki iyi huylu rekabet, birbirlerinde en iyiyi ortaya çıkardı.)
  10. Despite the setback, she remained good-natured and determined to succeed. (Engellemeye rağmen, o iyi huylu ve başarılı olmaya kararlı kaldı.)
  11. His good-natured personality makes him a pleasure to work with. (İyi huylu kişiliği, onunla çalışmayı keyifli hale getirir.)
  12. The good-natured puppy wagged its tail and licked everyone it met. (İyi huylu yavru köpek kuyruğunu salladı ve tanıştığı herkesi yaladı.)
  13. The good-natured conversation between the two strangers on the bus made the ride more enjoyable. (Otobüste iki yabancı arasındaki iyi huylu konuşma, yolculuğu daha keyifli hale getirdi.)
  14. The good-natured teasing from his friends helped him lighten up and enjoy the party. (Arkadaşlarının iyi huylu takılmaları, onun rahatlamasına ve partiye keyifle katılmasına yardımcı oldu.)
  15. Despite the difficult customer,

the salesperson remained good-natured and patient. (Zorlu müşteriye rağmen, satış elemanı iyi huylu ve sabırlı kaldı.)
16. The good-natured laughter of children playing outside is music to my ears. (Dışarıda oynayan çocukların iyi huylu kahkahaları kulaklarıma müzik gibi geliyor.)

  1. The good-natured attitude of the volunteers at the shelter made the animals feel loved and cared for. (Barınaktaki gönüllülerin iyi huylu tutumu, hayvanların sevildiğini ve ilgi gördüğünü hissetmelerini sağladı.)
  2. The good-natured competitiveness in the game brought out the best in both teams. (Oyundaki iyi huylu rekabet, her iki takımdan da en iyiyi ortaya çıkardı.)
  3. Despite the criticism, she remained good-natured and open to feedback. (Eleştiriye rağmen, o iyi huylu kaldı ve geri bildirime açık oldu.)
  4. The good-natured hug from her friend made her feel loved and supported. (Arkadaşının iyi huylu kucaklaması, onun sevildiğini ve desteklendiğini hissetmesini sağladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.