Rapprochement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Rapprochement Nedir?
Rapprochement, iki farklı ülke, grup veya kişi arasındaki ilişkilerin yakınlaşması ve iyileştirilmesi anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- The rapprochement between the two countries has led to increased trade and cultural exchange. (İki ülke arasındaki yakınlaşma, artan ticaret ve kültürel değişimlere yol açtı.)
- The rapprochement between the rival political parties was seen as a positive step towards national unity. (Rakip siyasi partiler arasındaki yakınlaşma, ulusal birlik açısından olumlu bir adım olarak görüldü.)
- The rapprochement between the estranged siblings was a heartwarming moment. (Ayrı kalmış kardeşler arasındaki yakınlaşma, iç ısıtıcı bir an oldu.)
- The rapprochement between the former enemies was a remarkable achievement. (Eski düşmanlar arasındaki yakınlaşma, dikkate değer bir başarıydı.)
- The rapprochement between the two companies led to a successful merger. (İki şirket arasındaki yakınlaşma, başarılı bir birleşmeye yol açtı.)
- The rapprochement between the two religions was a major breakthrough in promoting interfaith dialogue. (İki din arasındaki yakınlaşma, dinler arası diyalogu teşvik etmede büyük bir ilerleme oldu.)
- The rapprochement between the neighboring countries was a welcome development for regional stability. (Komşu ülkeler arasındaki yakınlaşma, bölgesel istikrar açısından memnuniyet verici bir gelişmeydi.)
- The rapprochement between the warring factions was a crucial step towards ending the conflict. (Savaşan gruplar arasındaki yakınlaşma, çatışmanın sona ermesi için kritik bir adımdı.)
- The rapprochement between the two estranged friends was a long time coming. (İki ayrılmış arkadaş arasındaki yakınlaşma, uzun zamandır bekleniyordu.)
- The rapprochement between the two political leaders was a key factor in brokering a peace deal. (İki siyasi lider arasındaki yakınlaşma, bir barış anlaşması yapmak için önemli bir faktördü.)
- The rapprochement between the two business partners was essential for the success of the project. (İki iş ortağı arasındaki yakınlaşma, projenin başarısı için esastı.)
- The rapprochement between the two communities helped to reduce tensions and promote understanding. (İki toplum arasındaki yakınlaşma, gerilimleri azaltmaya ve anlayışı teşvik etmeye yardımcı oldu.)
- The rapprochement between the two athletes was unexpected but heartening. (İki sporcu arasındaki yakınlaşma beklenmedik ama sevindiriciydi.)
- The rapproch
ement between the estranged father and son was a tearful reunion. (Ayrı kalmış baba ve oğul arasındaki yakınlaşma, gözyaşlarıyla dolu bir buluşma oldu.)
15. The rapprochement between the two rival companies was a win-win situation for both. (İki rakip şirket arasındaki yakınlaşma, her ikisi için de kazan-kazan bir durumdu.)
- The rapprochement between the two conflicting ideologies was seen as a significant step towards peace. (Çatışan ideolojiler arasındaki yakınlaşma, barışa doğru önemli bir adım olarak görüldü.)
- The rapprochement between the two musicians was the highlight of the concert. (İki müzisyen arasındaki yakınlaşma, konserin en dikkat çeken anıydı.)
- The rapprochement between the two long-time rivals was a momentous occasion. (Uzun zamandır rakip olan iki kişi arasındaki yakınlaşma, önemli bir olaydı.)
- The rapprochement between the two former lovers was an unexpected twist in the story. (Eski sevgililer arasındaki yakınlaşma, hikayenin beklenmedik bir dönüm noktasıydı.)
- The rapprochement between the two estranged family members was a much-needed reconciliation. (Ayrılmış aile üyeleri arasındaki yakınlaşma, çok gereksinim duyulan bir uzlaşmaydı.)
Hemen Yorum Yaz