Rapprochement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rapprochement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rapprochement Nedir?

Rapprochement, iki farklı ülke, grup veya kişi arasındaki ilişkilerin yakınlaşması ve iyileştirilmesi anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. The rapprochement between the two countries has led to increased trade and cultural exchange. (İki ülke arasındaki yakınlaşma, artan ticaret ve kültürel değişimlere yol açtı.)
  2. The rapprochement between the rival political parties was seen as a positive step towards national unity. (Rakip siyasi partiler arasındaki yakınlaşma, ulusal birlik açısından olumlu bir adım olarak görüldü.)
  3. The rapprochement between the estranged siblings was a heartwarming moment. (Ayrı kalmış kardeşler arasındaki yakınlaşma, iç ısıtıcı bir an oldu.)
  4. The rapprochement between the former enemies was a remarkable achievement. (Eski düşmanlar arasındaki yakınlaşma, dikkate değer bir başarıydı.)
  5. The rapprochement between the two companies led to a successful merger. (İki şirket arasındaki yakınlaşma, başarılı bir birleşmeye yol açtı.)
  6. The rapprochement between the two religions was a major breakthrough in promoting interfaith dialogue. (İki din arasındaki yakınlaşma, dinler arası diyalogu teşvik etmede büyük bir ilerleme oldu.)
  7. The rapprochement between the neighboring countries was a welcome development for regional stability. (Komşu ülkeler arasındaki yakınlaşma, bölgesel istikrar açısından memnuniyet verici bir gelişmeydi.)
  8. The rapprochement between the warring factions was a crucial step towards ending the conflict. (Savaşan gruplar arasındaki yakınlaşma, çatışmanın sona ermesi için kritik bir adımdı.)
  9. The rapprochement between the two estranged friends was a long time coming. (İki ayrılmış arkadaş arasındaki yakınlaşma, uzun zamandır bekleniyordu.)
  10. The rapprochement between the two political leaders was a key factor in brokering a peace deal. (İki siyasi lider arasındaki yakınlaşma, bir barış anlaşması yapmak için önemli bir faktördü.)
  11. The rapprochement between the two business partners was essential for the success of the project. (İki iş ortağı arasındaki yakınlaşma, projenin başarısı için esastı.)
  12. The rapprochement between the two communities helped to reduce tensions and promote understanding. (İki toplum arasındaki yakınlaşma, gerilimleri azaltmaya ve anlayışı teşvik etmeye yardımcı oldu.)
  13. The rapprochement between the two athletes was unexpected but heartening. (İki sporcu arasındaki yakınlaşma beklenmedik ama sevindiriciydi.)
  14. The rapproch

ement between the estranged father and son was a tearful reunion. (Ayrı kalmış baba ve oğul arasındaki yakınlaşma, gözyaşlarıyla dolu bir buluşma oldu.)
15. The rapprochement between the two rival companies was a win-win situation for both. (İki rakip şirket arasındaki yakınlaşma, her ikisi için de kazan-kazan bir durumdu.)

  1. The rapprochement between the two conflicting ideologies was seen as a significant step towards peace. (Çatışan ideolojiler arasındaki yakınlaşma, barışa doğru önemli bir adım olarak görüldü.)
  2. The rapprochement between the two musicians was the highlight of the concert. (İki müzisyen arasındaki yakınlaşma, konserin en dikkat çeken anıydı.)
  3. The rapprochement between the two long-time rivals was a momentous occasion. (Uzun zamandır rakip olan iki kişi arasındaki yakınlaşma, önemli bir olaydı.)
  4. The rapprochement between the two former lovers was an unexpected twist in the story. (Eski sevgililer arasındaki yakınlaşma, hikayenin beklenmedik bir dönüm noktasıydı.)
  5. The rapprochement between the two estranged family members was a much-needed reconciliation. (Ayrılmış aile üyeleri arasındaki yakınlaşma, çok gereksinim duyulan bir uzlaşmaydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.