Rain-Soaked İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rain-Soaked İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rain-Soaked Nedir?

Rain-Soaked, Türkçede “yağmurda ıslandı” anlamına gelir. Bu kelime yağmurlu havalarda yağmurun neden olduğu ıslaklık hissini ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The rain-soaked clothes clung to her skin as she hurried inside. (Yağmurda ıslandığı için giysileri tenine yapışmıştı ve aceleyle içeri girdi.)
  2. We had to seek shelter under a tree when we got caught in the rain-soaked streets. (Yağmurda ıslandığı için sokaklarda mahsur kaldığımızda, bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldık.)
  3. His rain-soaked hair dripped onto the carpet as he entered the house. (Eve girerken yağmurda ıslandığı için saçları halıya damlamıştı.)
  4. The rain-soaked ground was muddy and slippery, making it difficult to walk. (Yağmurda ıslandığı için zemin çamurlu ve kaygandı, yürümek zordu.)
  5. The flowers looked beautiful after the rain, their petals rain-soaked and glistening. (Çiçekler yağmurdan sonra güzel görünüyorlardı, taç yaprakları yağmurda ıslanmış ve parlaklıyordu.)
  6. She felt miserable as she walked down the rain-soaked street, her shoes soaking wet. (Ayakkabıları ıslanmış, yağmurda ıslandığı sokakta yürürken kendini kötü hissetti.)
  7. The rain-soaked leaves of the trees made a soothing sound as they rustled in the wind. (Rüzgarda hışıltılarını duyduğumuz ağaçların yağmurda ıslandığı yaprakları sakinleştirici bir ses çıkarıyordu.)
  8. The rain-soaked road was slick, causing the car to skid out of control. (Yağmurda ıslandığı için yol kaygandı, bu da arabayı kontrolsüzce kaydırdı.)
  9. They huddled together under an umbrella, trying to stay dry in the rain-soaked weather. (Yağmurda ıslandığı için kuru kalmaya çalışarak bir şemsiye altında toplandılar.)
  10. The rain-soaked air smelled fresh and clean, washing away the city’s pollution. (Yağmurda ıslandığı için hava taze ve temiz kokuyordu, şehrin kirliliğini yıkıyordu.)
  11. The rain-soaked ground reflected the lights of the city, creating a beautiful and magical atmosphere. (Yağmurda ıslandığı için zemin şehrin ışıklarını yansıtıyor, güzel ve sihirli bir atmosfer yaratıyordu.)
  12. Her rain-soaked clothes were heavy and uncomfortable, making her long for a warm bath. (Yağmurda ıslandığı için giysileri ağırdı ve rahatsız ediciydi, sıcak bir banyo

çok istedi.)
13. The rain-soaked city streets were deserted, with only the sound of raindrops hitting the pavement. (Yağmurda ıslandığı için şehir sokakları terkedilmişti, sadece yağmur damlalarının kaldırıma düşen sesi vardı.)

  1. The rain-soaked park was peaceful and quiet, with the only movement coming from the raindrops falling on the leaves. (Yağmurda ıslandığı için park sessiz ve huzurluydu, tek hareket yapraklara düşen yağmur damlalarından geliyordu.)
  2. They cuddled together under a blanket, watching the rain soak the world outside. (Dışarıda dünyanın yağmurda ıslandığını izlerken, bir battaniye altında sarıldılar.)
  3. The rain-soaked newspaper was unreadable, the ink smudging and running down the page. (Yağmurda ıslandığı için gazete okunamaz hale gelmişti, mürekkep sayfadan sızmıştı.)
  4. The rain-soaked roof leaked, causing puddles to form on the floor. (Yağmurda ıslandığı için çatı sızdırıyor, zeminde su birikintileri oluşuyordu.)
  5. The rain-soaked fields were flooded, with crops destroyed and houses damaged. (Yağmurda ıslandığı için tarlalar sular altında kalmış, ürünler yok olmuş ve evler hasar görmüştü.)
  6. The rain-soaked day made her feel melancholy and reflective, lost in her own thoughts. (Yağmurda ıslandığı gün onu hüzünlü ve düşünceli hissettirmiş, kendi düşüncelerine dalmıştı.)
  7. The rain-soaked atmosphere was romantic, with couples holding hands and walking through the misty streets. (Yağmurda ıslandığı için ortam romantikti, çiftler el ele tutuşarak sisli sokaklarda yürüyorlardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.