Ragingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ragingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ragingly İle İlgili Cümleler

Anlamı: Öfkeyle, kontrolsüz bir şekilde hareket ederek

Örnek Cümleler:

  1. She stormed out of the room ragingly. (Öfkeyle odayı terk etti.)
  2. He spoke ragingly about the situation. (Durum hakkında öfkeyle konuştu.)
  3. The car drove ragingly down the street. (Araba kontrolsüz bir şekilde sokaktan geçti.)
  4. The storm raged on ragingly throughout the night. (Fırtına bütün gece öfkeyle devam etti.)
  5. He slammed the door ragingly behind him. (Arkasından öfkeyle kapıyı çarptı.)
  6. She paced back and forth ragingly, trying to calm down. (Sakinleşmeye çalışarak öfkeyle ileri geri yürüdü.)
  7. He typed ragingly on the keyboard, venting his frustration. (Tepkisini göstermek için öfkeyle klavyeye yazdı.)
  8. The protesters marched ragingly through the streets, demanding justice. (Adalet isteyerek öfkeyle sokaklarda yürüyen protestocular vardı.)
  9. She glared ragingly at her opponent, ready for the fight. (Savaşa hazır olduğunu göstermek için rakibine öfkeyle bakış attı.)
  10. He threw his phone ragingly against the wall, shattering it. (Telefonunu öfkeyle duvara attı ve kırdı.)
  11. She shouted ragingly at the top of her lungs, unable to contain her anger. (Kızgınlığını kontrol edemeyerek öfkeyle bağırdı.)
  12. He kicked the door ragingly, frustrated and upset. (Sinirli ve üzgün olduğu için kapıya öfkeyle tekme attı.)
  13. She scribbled ragingly on the paper, trying to release her anger. (Öfkesini serbest bırakmaya çalışarak kağıda öfkeyle karaladı.)
  14. He shook his head ragingly, disagreeing with the decision. (Karara karşı gelerek öfkeyle başını salladı.)
  15. She clenched her fists ragingly, ready to fight for what she believed in. (İnandığı şey için savaşmaya hazır olduğunu göstermek için öfkeyle yumruklarını sıktı.)
  16. He paced ragingly around the room, unable to calm down. (Sakinleşemeyerek öfkeyle odada ileri geri yürüdü.)
  17. She glared at him ragingly, feeling betrayed. (İhanete uğramış hissederek öfkeyle ona baktı.)
  18. He screamed ragingly, unable to contain his emotions any longer. (Duygularını kontrol edemeyerek öfkeyle bağırdı.)
  19. She slammed her laptop shut ragingly, frustrated with her work. (İşinden dolayı sinirli olduğu için öfkeyle laptopunu kapattı.)
  20. He threw his hands up in the air ragingly, giving up on the argument. (Tartışmadan vazge

Türkçe Karşılıkları:

  1. She stormed out of the room ragingly. (Öfkeyle odayı terk etti.)
  2. He spoke ragingly about the situation. (Durum hakkında öfkeyle konuştu.)
  3. The car drove ragingly down the street. (Araba kontrolsüz bir şekilde sokaktan geçti.)
  4. The storm raged on ragingly throughout the night. (Fırtına bütün gece öfkeyle devam etti.)
  5. He slammed the door ragingly behind him. (Arkasından öfkeyle kapıyı çarptı.)
  6. She paced back and forth ragingly, trying to calm down. (Sakinleşmeye çalışarak öfkeyle ileri geri yürüdü.)
  7. He typed ragingly on the keyboard, venting his frustration. (Tepkisini göstermek için öfkeyle klavyeye yazdı.)
  8. The protesters marched ragingly through the streets, demanding justice. (Adalet isteyerek öfkeyle sokaklarda yürüyen protestocular vardı.)
  9. She glared ragingly at her opponent, ready for the fight. (Savaşa hazır olduğunu göstermek için rakibine öfkeyle bakış attı.)
  10. He threw his phone ragingly against the wall, shattering it. (Telefonunu öfkeyle duvara attı ve kırdı.)
  11. She shouted ragingly at the top of her lungs, unable to contain her anger. (Kızgınlığını kontrol edemeyerek öfkeyle bağırdı.)
  12. He kicked the door ragingly, frustrated and upset. (Sinirli ve üzgün olduğu için kapıya öfkeyle tekme attı.)
  13. She scribbled ragingly on the paper, trying to release her anger. (Öfkesini serbest bırakmaya çalışarak kağıda öfkeyle karaladı.)
  14. He shook his head ragingly, disagreeing with the decision. (Karara karşı gelerek öfkeyle başını salladı.)
  15. She clenched her fists ragingly, ready to fight for what she believed in. (İnandığı şey için savaşmaya hazır olduğunu göstermek için öfkeyle yumruklarını sıktı.)
  16. He paced ragingly around the room, unable to calm down. (Sakinleşemeyerek öfkeyle odada ileri geri yürüdü.)
  17. She glared at him ragingly, feeling betrayed. (İhanete uğramış hissederek öfkeyle ona baktı.)
  18. He screamed ragingly, unable to contain his emotions any longer. (Duygularını kontrol edemeyerek öfkeyle bağırdı.)
  19. She slammed her laptop shut ragingly, frustrated with her work. (İşinden dolayı sinirli olduğu için öfkeyle laptopunu kapattı.)
  20. He threw his hands up in the air ragingly, giving up on the argument. (Tartışmadan vazgeçtiğini göstermek için öfkeyle ellerini havaya attı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.