Quandary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quandary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quandary Nedir?

Quandary, bir kararsızlık veya tereddüt durumunu ifade eden bir isimdir. Bir konuda karar vermek için iki veya daha fazla seçenek arasında kalan bir kişinin yaşadığı zorluklar için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I am in a quandary about which college to attend. (Hangi üniversiteye gitmek konusunda bir kararsızlık yaşıyorum.)
2. She was in a quandary whether to accept the job offer or not. (İş teklifini kabul etmek konusunda tereddütteydi.)
3. He faced a quandary when he had to choose between his dream job and his family. (Hayalindeki iş ile ailesi arasında seçim yapmak zorunda kaldı.)
4. The CEO was in a quandary about whether to expand the business or not. (CEO işi genişletmek konusunda kararsızdı.)
5. I found myself in a quandary when I had to choose between two equally good options. (İki eşit derecede iyi seçenek arasında seçim yapmak zorunda kaldığımda kendimi bir kararsızlık içinde buldum.)
6. The team was in a quandary about how to proceed with the project. (Takım projeye nasıl devam edeceği konusunda kararsızdı.)
7. She was in a quandary when her best friend and boyfriend had a fight. (En iyi arkadaşı ve erkek arkadaşı kavga ettiğinde kararsızlık içindeydi.)
8. The government is in a quandary about how to deal with the rising inflation. (Hükümet yükselen enflasyonla nasıl başa çıkacağı konusunda kararsızdı.)
9. He was in a quandary when he had to choose between loyalty to his friend or telling the truth. (Arkadaşına sadık kalma veya gerçeği söyleme arasında seçim yapmak zorunda kaldığında kararsızdı.)
10. The company was in a quandary when its main supplier went bankrupt. (Ana tedarikçisi iflas ettiğinde şirket bir kararsızlık içindeydi.)
11. She was in a quandary about what to wear to the party. (Partiye ne giyeceği konusunda kararsızdı.)
12. The committee was in a quandary when they had to choose the winner of the contest. (Yarışmanın kazananını seçmek zorunda kaldıklarında komite bir kararsızlık içindeydi.)
13. He was in a quandary about whether to tell his parents about his failing grades. (Başarısız notlarını ailesine söylemek konusunda tereddütteydi.)
14. The team was in a quandary about how to allocate the budget for the project. (Proje için bütçeyi nasıl ayıracağı konusunda takım kararsızdı.)
15. She was in a quandary when she found out her boyfriend was cheating on her. (Erkek arkadaşının kendisini aldattığını öğrendiğinde kararsızdı.)

  1. The school board was in a quandary about whether to close the school due to the pandemic. (Pandemi nedeniyle okulu kapatıp kapatmamak konusunda okul kurulu bir kararsızlık içindeydi.)
  2. He was in a quandary when he had to choose between pursuing his passion or choosing a more stable career. (Tutkusu için mi yoksa daha stabil bir kariyer için mi seçim yapması gerektiğinde kararsızdı.)
  3. The manager was in a quandary when two of his employees had a conflict. (İki çalışanı arasında çıkan çatışmada yönetici kararsız kaldı.)
  4. She was in a quandary about whether to move to a new city for a better job or stay in her hometown. (Daha iyi bir iş için yeni bir şehre mi yoksa memleketinde kalmak için mi seçim yapması gerektiğinde kararsızdı.)
  5. The investor was in a quandary about whether to invest in a new startup or stick to established companies. (Yeni bir girişime mi yoksa kurumsal şirketlere mi yatırım yapması gerektiği konusunda yatırımcı bir kararsızlık içindeydi.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.