Quaint İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quaint İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quaint Nedir?

Quaint kelimesi, anlamı “eskimiş, eski moda veya çekici bir şekilde antik” olan bir sıfattır. Bu kelime sıklıkla, özellikle küçük kasaba veya köyleri tanımlamak için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The little cottage had a quaint charm to it. (Küçük kulübe antik bir cazibeye sahipti.)
  2. She wore a quaint dress that looked like it was from another era. (Başka bir çağdan gibi duran antik bir elbise giyiyordu.)
  3. The town was full of quaint shops and cafes. (Kasaba, antik dükkanlar ve kafelerle doluydu.)
  4. The hotel had a quaint atmosphere that made guests feel at home. (Otelde, misafirleri evlerinde gibi hissettiren antik bir atmosfer vardı.)
  5. The old-fashioned tea set had a quaint design. (Eski moda çay takımı, antik bir tasarıma sahipti.)
  6. The narrow streets and old buildings gave the town a quaint feel. (Dar sokaklar ve eski binalar, kasabaya antik bir his verdi.)
  7. The quaint village was nestled in the hills. (Antik köy, tepelerin arasında yer almıştı.)
  8. The bed and breakfast had a quaint, rustic charm. (Yatakhane, antik, kırsal bir cazibeye sahipti.)
  9. She had a quaint way of speaking that reminded me of my grandmother. (Bana büyükannemi hatırlatan antik bir konuşma tarzı vardı.)
  10. The quaint church had beautiful stained glass windows. (Antik kilise, güzel vitraylı cam pencerelere sahipti.)
  11. The small town had a quaint train station that looked like it was from a bygone era. (Küçük kasabanın antik bir tren istasyonu vardı, eski bir çağdan gibi duruyordu.)
  12. The quaint bedspread was covered in floral patterns. (Antik yorgan örtüsü, çiçek desenleriyle kaplıydı.)
  13. The quaint inn was decorated with vintage furniture. (Antik han, eski mobilyalarla dekore edilmişti.)
  14. The antique shop had a quaint collection of old books. (Antika dükkânı, antik kitapların antik bir koleksiyonuna sahipti.)
  15. The quaint street was lined with historic buildings. (Antik sokak, tarihi binalarla çevriliydi.)
  16. The quaint teapot had a delicate floral design. (Antik çaydanlık, narin bir çiçek tasarımına sahipti.)
  17. The charming cottage had a quaint garden filled with wildflowers. (Çekici kulübe, yabani çiçeklerle dolu antik bir bahçeye sahipti.)
  18. The quaint bakery sold delicious homemade pastries. (Antik fırın, lezzetli ev yapımı pastalar satıyordu.)
  19. The quaint bridge crossed a babbling brook. (Antik köprü, şırıl şırıl akan bir dereyi geç
  1. The quaint town square was surrounded by historic buildings and a beautiful fountain. (Antik kasaba meydanı, tarihi binalarla ve güzel bir çeşmeyle çevriliydi.)

(Hepsinde kalın ve mavi renkte İngilizce cümleler, Türkçe anlamlarıyla birlikte verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.