Pulsate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pulsate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pulsate

Pulsate kelimesi İngilizce bir fiildir ve Türkçe karşılığı “atmak, çarpmak” gibi anlamlara gelir. Kelimenin kullanımıyla ilgili örnek cümleler aşağıda verilmiştir:

1. The blood vessels in my wrist pulsed with every heartbeat. (Bileğimdeki kan damarları her kalp atışıyla atıyordu.)
2. The strobe lights pulsed in time with the music. (Stroboskop ışıkları müzikle aynı tempo ile çarpıştı.)
3. Her head was pulsating with pain. (Başı ağrıdan dolayı çarpıyordu.)
4. The neon sign pulsed in the darkness. (Neon tabelası karanlıkta çarpıyordu.)
5. The city pulsed with energy and excitement. (Şehir enerji ve heyecanla atıyordu.)
6. His heart pulsed with fear as he entered the haunted house. (Korkuyla bina içine girdiğinde kalbi çarpıyordu.)
7. The waves pulsed against the shore, creating a soothing sound. (Dalgalar kıyıya vurarak hoş bir ses oluşturuyordu.)
8. The engine pulsed as the car accelerated down the highway. (Araba otoyolda hızlandıkça motor çarptı.)
9. The lights on the Christmas tree pulsed with different colors. (Noel ağacındaki ışıklar farklı renklerle çarpıyordu.)
10. The headache made his temples pulse. (Baş ağrısı şakaklarında atış yapmaya neden oldu.)
11. The rhythm of the dance pulsed through her body. (Dansın ritmi vücudunda atıyordu.)
12. The patient’s veins pulsed as the nurse checked his blood pressure. (Hemşire kan basıncını ölçerken hastanın damarları çarptı.)
13. The crowd pulsed with excitement as the band took the stage. (Grup sahneye çıktığında kalabalık heyecanla atıyordu.)
14. The bass drum pulsed in time with the music. (Bas davul müzikle aynı tempo ile çarpıyordu.)
15. The sun pulsed in the sky, casting a warm glow over the landscape. (Güneş gökyüzünde çarpıyordu ve manzara üzerinde sıcak bir ışık saçıyordu.)
16. Her pulse quickened as she saw the love of her life walk towards her. (Hayatının aşkını kendisine doğru yürürken nabzı hızlandı.)
17. The heartbeat monitor pulsed in the hospital room. (Kalp atışı monitörü hastane odasında çarpıyordu.)
18. The strobe light pulsed in a hypnotic rhythm. (Stroboskop ışığı hipnotik bir ritimde çarpıyordu.)
19. The city’s nightlife pulsed with energy and excitement. (Şehrin gece hayatı enerji ve heyecanla atıyordu.)
20. The colors on the screen

pulsated and changed with each frame of the animation. (Animasyonun her karesinde renkler çarpıyordu ve değişiyordu.)

Bu cümlelerde “pulsate” kelimesi farklı bağlamlarda kullanılmıştır. Bazı cümlelerde, belirli bir nesnenin (kan damarları, kalp atış monitörü, motor vb.) atması veya çarpışması anlatılmıştır. Bazı cümlelerde ise, belirli bir ortamın (şehir, gece hayatı, müzik vb.) enerjik veya heyecanlı hissettirmesi anlatılmıştır.