Allotment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allotment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allotment İle İlgili Cümleler

Allotment: Tahsisat, paylaştırma, bölüştürme anlamlarına gelir.

1. The company gave an allotment of shares to its employees. (Şirket, çalışanlarına hisse tahsisi yaptı.)
2. Each person was given an allotment of food. (Her kişiye yiyecek tahsisatı yapıldı.)
3. The teacher made an allotment of time for each student to present their project. (Öğretmen, her öğrenci için sunum yapmak için zaman ayırdı.)
4. The government made an allotment of funds for the project. (Hükümet, proje için fon tahsisi yaptı.)
5. They made an allotment of tickets for the concert. (Konser için bilet tahsisi yapıldı.)
6. The landlord gave an allotment of space to each tenant. (Ev sahibi, her kiracıya alan tahsisi yaptı.)
7. The coach made an allotment of playing time for each player. (Antrenör, her oyuncu için oynama süresi ayırdı.)
8. The committee made an allotment of resources for the event. (Komite, etkinlik için kaynak tahsisi yaptı.)
9. The teacher made an allotment of pages for the essay. (Öğretmen, deneme için sayfa tahsisi yaptı.)
10. The city made an allotment of land for the community garden. (Şehir, topluluk bahçesi için arazi tahsisi yaptı.)
11. The manager made an allotment of tasks for each employee. (Yönetici, her çalışan için görev tahsisi yaptı.)
12. The school made an allotment of textbooks for each student. (Okul, her öğrenci için ders kitabı tahsisi yaptı.)
13. The committee made an allotment of time for each speaker at the conference. (Komite, konferansta her konuşmacı için zaman tahsisi yaptı.)
14. The company made an allotment of bonuses for the top performers. (Şirket, en iyi performans gösterenler için bonus tahsisi yaptı.)
15. The government made an allotment of vaccines for the population. (Hükümet, halk için aşı tahsisi yaptı.)
16. The coach made an allotment of equipment for each player. (Antrenör, her oyuncu için ekipman tahsisi yaptı.)
17. The committee made an allotment of awards for the winners. (Komite, kazananlar için ödül tahsisi yaptı.)
18. The restaurant made an allotment of tables for reservations. (Restoran, rezervasyonlar için masa tahsisi yaptı.)
19. The company made an allotment of training sessions for the employees. (Şirket, çalışanlar için eğitim oturumları tahsis etti.)
20. The school made an allotment of lockers for each student. (Okul, her öğrenci için dolap tahsisi yaptı.)

Devam Etmek: Bir faaliyeti sürdürmek, devam ettirmek, devam etmek anlamlarına gelir.

1. We need to continue studying for the exam. (Sınava devam etmek için çalışmaya devam etmemiz gerekiyor.)
2. The meeting will continue after lunch. (Toplantı öğle yemeğinden sonra devam edecek.)
3. The construction work will continue through the weekend. (İnşaat çalışması hafta sonu boyunca devam edecek.)
4. The teacher asked the students to continue reading until the end of the chapter. (Öğretmen, öğrencilere bölümün sonuna kadar okumaya devam etmelerini istedi.)
5. The team decided to continue practicing despite the bad weather. (Takım, kötü hava koşullarına rağmen antrenman yapmaya devam etmeye karar verdi.)
6. The company will continue to invest in new technology. (Şirket, yeni teknolojiye yatırım yapmaya devam edecek.)
7. The restaurant will continue to offer takeout options. (Restoran, paket servis seçenekleri sunmaya devam edecek.)
8. The investigation will continue until all the facts are uncovered. (Araştırma, tüm gerçekler ortaya çıkana kadar devam edecek.)
9. The band will continue playing until midnight. (Grup, gece yarısına kadar müzik yapmaya devam edecek.)
10. The company decided to continue negotiations with the union. (Şirket, sendika ile müzakerelere devam etme kararı aldı.)
11. The students were asked to continue their project during the summer break. (Öğrenciler, yaz tatili boyunca projelerine devam etmeleri istendi.)
12. The team captain urged the players to continue playing until the end of the game. (Takım kaptanı, oyuncuların oyunun sonuna kadar oynamaya devam etmelerini istedi.)
13. The company will continue to offer discounts for the holiday season. (Şirket, tatil sezonu için indirimler sunmaya devam edecek.)
14. The government will continue its efforts to reduce unemployment. (Hükümet, işsizliği azaltma çabalarına devam edecek.)
15. The campaign will continue until election day. (Kampanya, seçim gününe kadar devam edecek.)
16. The team will continue to work on their project despite setbacks. (Ekip, engellere rağmen projelerinde çalışmaya devam edecek.)
17. The company will continue to expand its operations in new markets. (Şirket, yeni pazarlarda faaliyetlerini genişletmeye devam edecek.)
18. The athlete will continue training for the next competition. (Sporcu, bir sonraki yarış için antrenman yapmaya devam edecek.)
19. The teacher reminded the students to continue practicing their English skills. (Öğretmen, öğrencilere İngilizce becerilerini geliştirmeye devam etmelerini hatırlattı.)
20. The research team will continue their study on the