Provide İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İLE
İngilizce anlamı: with, using, along with
İle, bir şeyin bir başka şeyle birlikte veya bir şeyi kullanarak yapıldığını ifade eder.
Örnek cümleler:
- I went to the party with my best friend. (En iyi arkadaşım ile partiye gittim.)
- She wrote the letter with a pen. (Mektubu bir kalem ile yazdı.)
- I can speak French along with English. (Fransızca’yı da İngilizce ile konuşabilirim.)
- He likes to eat pizza with lots of cheese. (Çok peynirli bir pizza ile yemek yemeyi sever.)
- The teacher explained the lesson with the help of diagrams. (Öğretmen diyagramlarla yardımcı olarak dersi açıkladı.)
- She decorated her room with colorful curtains. (Odasını renkli perdeler ile dekore etti.)
- We traveled to Europe with our family. (Ailemiz ile Avrupa’ya seyahat ettik.)
- He won the game with his brilliant strategy. (Parlak stratejisi ile oyunu kazandı.)
- They built the house with bricks and cement. (Evleri tuğla ve çimento ile inşa ettiler.)
- She cleaned the room with a vacuum cleaner. (Odayı elektrikli süpürge ile temizledi.)
- He fixed the bike with a wrench. (Bisikleti bir ing ile tamir etti.)
- She painted the picture with oil colors. (Resmi yağlı boyalar ile boyadı.)
- We celebrated our anniversary with a fancy dinner. (Yıldönümümüzü şık bir yemek ile kutladık.)
- The company increased their profits with innovative ideas. (Şirket yenilikçi fikirler ile kârlarını artırdı.)
- He completed the project with the help of his team. (Projesini ekibi ile birlikte tamamladı.)
- She prepared the cake with fresh ingredients. (Pastayı taze malzemeler ile hazırladı.)
- They won the game with teamwork. (Takım çalışması ile oyunu kazandılar.)
- He earned a lot of money with his talent. (Yeteneği ile çok para kazandı.)
- She traveled the world with her backpack. (Dünya turunu sırt çantası ile yaptı.)
- They watched the movie with excitement. (Heyecanla filmi izlediler.)
- I went to the park with my dog. (Köpeğim ile parka gittim.)
- She studied for the exam with her classmates. (Sınıf arkadaşları ile sınav için çalıştı.)
- He listened to music with his headphones on. (Kulaklıklarını takarak müzik dinledi.)
- They enjoyed the beach with their family. (Aileleri ile plajda keyifli zaman geçirdiler.)
- She learned to cook with her grandmother. (Büyükannesi ile birlikte yemek yapmayı öğrendi.)
İLE BİRLİKTE
İngilizce anlamı: together with, accompanied by
İle birlikte, bir şeyin bir başka şeyle birlikte yapıldığını veya var olduğunu ifade eder.
Örnek cümleler:
- She came to the party together with her boyfriend. (Erkek arkadaşı ile birlikte partiye geldi.)
- He went on vacation to Hawaii accompanied by his family. (Ailesi ile birlikte Hawaii’ye tatile gitti.)
- The package was delivered to my office together with some documents. (Paket, bazı belgeler ile birlikte ofisime teslim edildi.)
- She ordered a pizza accompanied by a salad. (Bir salata ile birlikte pizza siparişi verdi.)
- He attended the conference together with his colleagues. (Meslektaşları ile birlikte konferansa katıldı.)
- They explored the city together with a tour guide. (Bir tur rehberi ile birlikte şehri keşfettiler.)
- She watched the movie together with her friends. (Arkadaşları ile birlikte film izledi.)
- He traveled to Europe together with his girlfriend. (Kız arkadaşı ile birlikte Avrupa’ya seyahat etti.)
- They completed the project together with the help of a consultant. (Danışman yardımı ile birlikte projeyi tamamladılar.)
- She learned to dance together with her dance partner. (Dans partneri ile birlikte dans etmeyi öğrendi.)
- He prepared dinner together with his wife. (Eşi ile birlikte akşam yemeği hazırladı.)
- They celebrated their anniversary together with a romantic dinner. (Romantik bir akşam yemeği ile birlikte yıldönümlerini kutladılar.)
- She went to the concert together with her sister. (Kız kardeşi ile birlikte konsere gitti.)
- He visited the museum together with his friends. (Arkadaşları ile birlikte müzeyi ziyaret etti.)
- They attended the wedding together with their children. (Çocukları ile birlikte düğüne katıldılar.)
- She traveled to Asia together with her business partner. (İş ortağı ile birlikte Asya’ya seyahat etti.)
- He played soccer together with his teammates. (Takım arkadaşları ile birlikte futbol oynadı.)
- They went hiking together with a guide. (Bir rehber ile birlikte yürüyüşe çıktılar.)
- She went shopping together with
Hemen Yorum Yaz