Protestation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Protestation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Protestation İle İlgili Cümleler İngilizce

Protestation, “protesto” anlamına gelir ve genellikle haksızlıklar veya yanlış uygulamalar karşısında bir tepki olarak kullanılır. İşte birkaç örnek cümle:

1. She made a protestation against the government’s decision to raise taxes. (Vergileri artırmaya yönelik hükümet kararına karşı bir protestoda bulundu.)
2. His protestation was met with a deaf ear by the company’s management. (Şirket yönetimi, protestosunu görmezden geldi.)
3. The workers organized a protestation to demand better working conditions. (İşçiler, daha iyi çalışma koşulları talep etmek için bir protesto düzenledi.)
4. The students marched through the streets in protestation against the tuition fee increase. (Öğrenciler, öğrenim ücretlerinin artışına karşı protesto yürüyüşü yaptılar.)
5. The protestation of the environmental activists was successful in stopping the construction of the new factory. (Çevre aktivistlerinin protestosu, yeni fabrikanın inşasını durdurmakta başarılı oldu.)
6. The company’s protestation of innocence did not convince the public. (Şirketin masumiyetine dair protestosu halkı ikna etmedi.)
7. The protestation of the workers was peaceful and did not result in any violence. (İşçilerin protestosu barışçıl ve herhangi bir şiddete sebep olmadı.)
8. The opposition party organized a protestation rally to demand the resignation of the prime minister. (Muhalefet partisi, başbakanın istifasını talep etmek için bir protesto mitingi düzenledi.)
9. The farmers held a protestation against the new agricultural policies. (Çiftçiler, yeni tarım politikalarına karşı bir protesto düzenledi.)
10. Her protestation of innocence was dismissed by the judge as there was enough evidence to prove her guilt. (Masumiyetine dair yaptığı protesto, yeterli kanıtın suçluğunu kanıtladığı için hakim tarafından reddedildi.)
11. The protesters carried banners with their protestations written on them. (Protestocular, protestolarının yazılı olduğu pankartlar taşıdılar.)
12. The protestations of the opposition were heard in the parliament, but they did not sway the ruling party’s decision. (Muhalefetin protestoları parlamentoda duyuldu ancak iktidar partisinin kararını değiştiremedi.)
13. The residents of the neighborhood made a protestation against the construction of a new highway that would pass through their homes. (Mahalle sakinleri, evlerinden geçecek yeni bir otoyol inşaatına karşı bir protestoda bulundular.)
14. The union leaders issued a statement in protestation of the government’s labor laws. (Sendika liderleri, hükümetin iş yasalarına karşı protesto amaçlı bir açıklama yaptılar.)
15. The protestations of the indigenous people were ignored by the mining company. (Yerli halkın protestoları madencil

i şirketi tarafından görmezden gelindi.)
16. The activists chained themselves to the gates of the nuclear power plant in protestation of its operation. (Aktivistler, nükleer santralin işletilmesine karşı protesto amaçlı kapılara zincirlediler.)

17. The opposition leader’s protestation speech was met with applause from the crowd. (Muhalefet liderinin protesto konuşması kalabalık tarafından alkışlandı.)
18. The protestation of the LGBTQ community was successful in convincing the government to pass anti-discrimination laws. (LGBTQ topluluğunun protestosu, hükümeti ayrımcılık karşıtı yasalar çıkarmaya ikna etmekte başarılı oldu.)
19. The protestation of the residents was unsuccessful in preventing the demolition of the historic building. (Sakinlerin protestosu, tarihi binanın yıkılmasını engellemekte başarısız oldu.)
20. The athletes kneeled during the national anthem in protestation of racial inequality. (Sporcular, ırksal eşitsizliğe karşı protesto amaçlı milli marş sırasında diz çöktüler.)